""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

CENNET (Ebedi Mutluluk Yurdu)

                                                        CENNET HAYATI

CENNET;Sözlükte “bahçe, bitki ve sık ağaçlarla örtülü yer” anlamına gelen cennet, terim olarak “çeşitli nimetlerle bezenmiş olan ve müminlerin içinde ebedî olarak kalacakları âhiret yurdu”na denir. Cennet ve oradaki hayat sonsuzdur. Kur'an'da cennet için çeşitli isimler kullanılmıştır.
(
cennet 1. Bahçe, çok güzel ve ferahlık veren yer; meyvelik, ağaçların, suların ve gölgelerin bol olduğu yer; uçmak. “Dediler: ‘Cehennem’de odun bulunmaz;/Yolcu, yakacağını kendi götürür!’/Anladım ki cennete giden de buradan/Gülünü zambağını kendi götürür!” (A. N. Asya) 2. Günahsız, günahları affedilen ya da günahlarının cezasını cehennemde çekmiş olan müminlerin, içerisinde sonsuza dek kalacakları yer. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde sekiz cennet ismi geçmektedir: Firdevs, Adn, Me’va, Naîm, Huld, Karâr, Dârüsselâm ve Dârülmukame. Her mümin, yaptığı iyi işler ve amellerine göre cennette bir derece kazanır. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde, cennet hakkında verilen bilgiler ve betimlemeler, müminlere anlayış ve kavrayış imkânı verir, yoksa bunların dünyadaki nimetlere benzemesi ve niteliklerin aynıyla orada bulunması kastedilmez. Cennetin mahiyeti ve özü akılla da kavranamaz. “Müttakilere vadolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren cennet şarabından ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır…” (Kur’an-ı Kerim 47/15) 
(Kaynak:
DİNÎ TERİMLER SÖZLÜĞÜ (İMAM-HATİP VE ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN) 
Cennetin tabakaları olması ihtimali de bulunan bu isimleri şöyle sıralayabiliriz: Cennetü'l-me'vâ (şehid ve müminlerin barınağı ve konağı olan cennet), cennet-i adn (ikamet ve ebedîlik cenneti), dârü'l-huld (ebedîlik yurdu), firdevs (her şeyi kapsayan cennet bahçesi), dârü's-selâm (esenlik yurdu), dârü'l-mukame (ebedî kalınacak yer), cennâtü'n-naîm (nimetlerle dolu cennetler), el-makamü'l-emîn (güvenli makam). Kur'ân-ı Kerîm'i incelediğimiz zaman onun cenneti ve cennetlikleri şu şekilde tasvir ettiğini görürüz: Cennet, genişliği göklerle yer kadar olan (Âl-i İmrân 3/133), yakıcı sıcağın da dondurucu soğuğun da görülmeyeceği bir yerdir (el-İnsân 76/13). Temiz su, tadı bozulmayan süt ve süzme bal ırmaklarının yer aldığı cennette (Muhammed 47/15), suyu zencefille kokulandırılmış tatlı su pınarı (selsebîl) (el-İnsân 76/18) ve sonunda misk kokusu bırakan bir içecek de vardır (el-Mutaffifîn 83/25-26). Cennet içeceği baş ağrıtmayan, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden ve bembeyaz bir kaynaktan çıkan (es-Sâffât 37/45-47) bir içecektir. İçildiği zaman sarhoş etmediği gibi ne baş dönmesi yapar (el-Vâkıa 56/19), ne günah işlemeye iter, ne de saçmalatır (et-Tûr 52/23). Cennette türlü meyveler, hurmalıklar, nar ağaçları (er-Rahmân 55/68), bağlar (en-Nebe’ 78/32), dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları (el-Vâkıa 56/28-29), çeşit çeşit kuş etleri (el-Vâkıa 56/21) bulunur. Cennetliklerin elbiseleri ince ve kalın halis ipektendir (el-Kehf 18/31; el-İnsân 76/21), süsleri altındandır (el-Kehf 18/21; el-Hac 22/23; el-Fâtır 35/33), evleri güzeldir (et-Tevbe 9/72). Cennettekilere hizmet etmek için ölümsüz gençler (vildan) dolaşır, onlar –güzelliklerinden dolayı– saçılmış birer inci sanılırlar (elİnsân 76/19). Bunlar altın kadeh ve tepsiler dolaştırırlar, cennetliklerin canlarının istediği ve gözlerinin gördüğü her şey orada hazır bulunur (ez-Zuhruf 43/71). Cennettekilere altlarından ırmaklar akan, üst üste bina edilmiş köşkler vardır (ez- Zümer 39/20), cennetlikler için pek çok güzelliklerle nitelenmiş tertemiz eşler bulunacaktır (el-Bakara 2/25; el-Vâkıa 56/35-38; es-Sâffât 37/48-49; en-Nebe’ 78/33). Cennetliklerin hem kendileri hem de eşleri cennetin gölgelerinde tahtları üzerine kurulup yaslanırlar (Yâsîn 36/56). Allah tarafından kalplerinden kin sökülüp atılmış olan cennetlikler, kardeşler halinde, karşı karşıya tahtları üze rinde otururlar. Orada bunlara hiçbir yorgunluk ve zahmet yoktur (el-Hicr 15/4748). Cennette boş ve yalan söz de işitilmez (en-Nebe’ 78/35). Cennet nimetlerinin insan akıl ve hayalinin alamayacağı güzellikte olduğunu Hz. Peygamber bir kutsî hadiste şöyle açıklamıştır: "Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: Sâlih kullarım için ben, cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve insanın kalbinden bile geçmeyen nice nimetler hazırladım" (Buhârî, “Tefsîr”, sûre 32; Müslim, “Cennet”, 1; Tirmizî, “Tefsîr”, sûre 32). Şüphesiz cennetteki nimetlerin en büyüğü Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak ve Allah'ı görmektir. Bu konuda Kur'an'da şöyle buyurulmuştur: "... Allah'ın rızâsı ise hepsinden (bütün cennet nimetlerinden) daha büyüktür. İşte büyük kurtuluş ta budur" (et-Tevbe 9/72). Allah'ın Âhirette Görülmesi (Rü'yetullah). Müminler, âhirette, cennete girdikten sonra Allah'ı göreceklerdir. Bu görmenin mahiyeti hakkında kesin bilgi yoktur. Ancak bilginler Allah'ı görme olayında, bu dünyada varlıkların görülmesi için zorunlu olan şartların gerekmediğini ileri sürmüşlerdir. Kur'ân-ı Kerîm'de "Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parlayacaktır. Rablerine bakacaklardır" (el-Kıyâme 75/22-23) buyurularak, âhirette müminlerin Allah'ı görecekleri haber verilmektedir. Peygamber Efendimiz de bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak ki siz şu ayı görüşünüz gibi, Rabbinizi de göreceksiniz. Ve o sırada izdihamdan ötürü birbirinize zarar vermiş de olamayacaksınız" (Buhârî, “Mevâkyt”, 16; “Tevhîd”, 24; Müslim, “Îmân”, 81; Tirmizî, “Cennet”, 15). Bir başka hadiste de, müminler cennete girdikten sonra, Allah'ın müminlere "Daha vermemi istediğiniz bir şey var mı?" diye soracağı haber verilmektedir. Onların bu soruya "Daha ne isteyelim?" diye cevap vermeleri üzerine, Allah'ın kendisini müminlere göstereceği, artık müminler için Allah'a bakmaktan daha hoş gelecek bir şeyin bulunmayacağı aynı hadiste bildirilmiştir (bk. Müslim, “Îmân”, 80; Tirmizî, “Cennet”, 16).(DİYANET İLMİHALİNDEN)


Ben hep küçüklügumden beri merka etmişimdir Cenneti Nasıl bir yer dünya gibimi.dünyadan farkı nasıl olacak?
Her insan merak ettiği gibi bende merak ederdim.Fakat zamanla dini kitaplar okudukça ve Kuranı Kerimin Türkçe anlamını ve tefsirlerini okudukça dahada bilgim arttı ve zaman zaman o güzel yerleri hayelimde canlandırarak orada yaşayacağım günleri hayali ederdim.İnşallah bizler oralara kavuşuruz ümid ediyourum.
Şimidi sizlere cennetle ilgili yazılmış araştırmalarla başbaşa bırakıyorum:

Kur'an'da cennetteki zenginlikler, doğal güzellikler, manzaralar, kıyafetler ya da yiyecekleri tasvir eden pek çok ayet bulunmaktadır. Cennnete girecek olan insanların nasıl bir ahlaka ve cennette nasıl bir ruh haline sahip olacakları açıklanmıştır. Cennetin tam olarak nasıl bir ihtişama ve güzelliğe sahip olduğunu ancak cenneti gördüğümüzde anlayabiliriz. Ancak Kur'an'da cennet hayatından verilen bu örnekler bizim dünyanın eksikliklerini ve geçiciliğini çok daha iyi anlamamıza ve cennete olan özlemimizin artmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle her insanın cennetin nasıl bir mekan olduğunu ve Allah'ın güzel ahlakın karşılığında kullarına nasıl bir mükafat vaadettiğini bilmesi, hem dünya hayatına bağlanmaması hem de dindeki şevkini artırması bakımından çok önemlidir. Müminler cennette melekler tarafından karşılanırlar. İman edenler henüz melekler tarafından canları alınırken cennete gideceklerini öğrenirler. Çünkü ölüm melekleri müminlerin canını alırken onları selamlar ve "yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin" (Nahl Suresi, 32) diye seslenerek onlara müjde verirler. İman edenlerin cennete girişleri ise toplu olarak bölükler halinde cennetin kapısının önüne gelmeleri ve burada cennet bekçileri tarafından selamlanmaları ile gerçekleşir. Cennetin kapıları açıldığında melekler müminleri "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin." (Zümer Suresi, 73) diyerek karşılarlar. Meleklerin müminlere olan bu sevgi ve saygı dolu üslupları, iman eden kullar için çok büyük bir müjdedir. Cennet hiç sona ermeyecektir. Dünya hayatı ve bu hayatın içinde yer alan herşey geçici olarak yaratılmıştır ve Allah'ın onlar için belirlediği yaşam süresi sona erdiğinde tümü yokolacaktır. Dünya hayatında sonsuza kadar devam edecek olan hiç bir şey yoktur. Bu gerçek Rahman Suresinin 26 ve 27. ayetlerinde şöyle haber verilir. " (Yer) Üzerindeki her şey yok olucudur; Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (kendisi) baki kalacaktır." Allah'ın bu kanunu gereği zamanla herşey bozulmaya uğrar. Yıldızlar, gezegenler, insanlar, bitkiler ve hayvanlar doğarlar, gelişirler ve bir süre sonra ölürler. Ancak cennette yaşam sonsuza kadar sürecektir. Cennet hayatında ölüm, yokolma ve zamanla yıpranma yoktur. Trilyonlanlarca sene sonra herşey gene aynı güzellikte, aynı dinçlikte olacaktır ve cennet hayatı hiç sona ermeyecektir. Müminler "Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler."(Kehf Suresi 108) Cennette en büyük nimet Allah'ın rızasıdır.. Cennet, Allah'ın sevdiği ve razı olduğu kullar için yaratılmıştır. Bu nedenle cennet ehli, Allah dünya hayatında kendilerinden razı olduğu için bir mükafat olarak burada bulunduklarını bilirler. Cennette insanın hayal edebildiğinin ötesinde bir zenginlik, bolluk, bereket, estetik, sanat ve güzellik vardır. Bütün bunlar insan için büyük bir mutluluk ve sevinç konusudur. Müminler cennetteki tahtlar üzerinde etraflarındaki nimetleri seyrederken yüzlerinde "nimetin parıltılı-sevinci" olacaktır. Ancak cennet ehli için Allah'ın kendilerinden razı olduğunu bilmeleri bütün bu nimetlerden çok daha büyük bir hoşnutluktur. Allah bunu bizlere Tevbe Suresinin 72.ayetinde şu şekilde bildirmektedir. "Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür." Cennette güvenlik vardır.. Dünyada iman edenlerle inkar edenler birarada yaşarlar ve inkarcılar genellikle çoğunluktadır. Bu nedenle hemen her toplumda insanların Kur'an ahlakını yaşamamalarından kaynaklanan bir korku ve tehlike ortamı vardır. Çünkü Allah korkusu ve ahiret inancı olmadığında bir insanı kötülük yapmaktan alıkoyan hiç bir vicdani engel kalmamış olur. Bu nedenle her gün dünya üzerinde binlerce farklı suç işlenir. Ancak cennet, sadece Allah'tan korkan, vicdanlı, dünya tarihinin en güvenilir insanlarının yaşadığı, Allah'ın kötülüğü sonsuza kadar uzaklaştırdığı son derece güvenilir bir mekandır. Kur'an'da iman edenlerin cennette "yüksek köşklerinde güven içinde" oldukları bildirilir. Cennette kin ve nefret yoktur.. İnsan nefsi her türlü kötülüğe açık ve Allah'a düşman olarak yaratılmıştır. Allah Kuran'da 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır" (Nisa Suresi.128) ayetiyle nefsin bu yönünü belirtmiştir. Nefs kine, düşmanlığa ve her türlü kötülüğe açıktır. Ancak bununla birlikte, Allah her insanın nefsine, "fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) hem de ondan sakınmayı ilham etmiştir" ayeti gereği vicdanının iyiliği emretmesini de ilham etmiştir (Şems Suresi,8). Müminler dünyadayken nefisleri kötülüğü emretmesine rağmen, Allah'a ve ahiret gününe olan imanları nedeniyle her an vicdanlarının sesini dinlerler. Ancak cennette insanın nefsindeki kin ve düşmanlık duygusu yokolur ve insan nefsindeki bu kötülükten sakınmak için herhangi bir mücadele içine girmez. Allah bu durumu Hicr Suresinin 47. Ayetinde "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." şeklinde açıklamaktadır. Aşagıdaki siteden iktibastır. www.deryakose.com
Soru
Dünya hayatının insana verebilecekleri belli, herkesin tek düze rutin bi hayatı var, herkesin kendine göre bir koşturmacası var, bir yerden sonra herkesin hayatı rutin oluyor. Ne kadar zenginde olsa yapabileceklerin belli, hepsini yapıyorsun ve başa dönüyorsun. Dünyanın gayesi kulluktur. Kulluğunu tam yapan ve cennete giden biri cennetteki hayatta da kısır döngüye girmezmi, bir yerden sonra o hayattan sıkılmaz mı, şimdiki gibi her gün aynı şeyler demez mi ? Sonsuz bir hayat sıkıcı olmazmı. 12-Eylül-2006 - 14:21:35
Cevabımız

Değerli Kardeşimiz; Cennet hayatını dünya hayatına göre değerlendirdiğimiz zaman hataya düşmüş oluruz. Cennet hayatında insanlar bütün sıkıntılardan ve insana sıkıntı verecek hasletlerden arındılacaktır. Cennet nimetleri sonsuz olduğundan ve cennette bir sonraki anımız bir öncekinden daha güzel geçeceğinden orada bir sıkıntı ve ülfet olmayacaktır. Cennette İstenen Herşeyin Olması Evrende var olan herşey Allah'ın sonsuz gücünü ve sonsuz aklını yansıtır. Allah dünyada imtihanın bir gereği olarak herşeyi bir kanun ile yaratmakta ve tüm olup bitenleri insan aklının kavrayabileceği makul sebep-sonuç ilişkileri içinde göstermektedir. Bundan dolayı insanlar bir meyve gördüklerinde bunun bir tohumdan gelişen ağacın zaman içinde verdiği meyve olduğundan şüphe duymazlar. Elbette ki Allah'ın kanununa göre dünyada meyvenin sebebi budur, fakat unutmamak gerekir ki Allah dilediği takdirde tüm evreni sebeplerden bağımsız da yaratabilir. Allah dilediğini dilediği şekilde ve zamanda, örneksiz olarak yaratan, hiçbirşeye ihtiyaç duymayandır. Dolayısıyla Allah'ın yaratması için de hiçbir sebebe, araca, aşamaya ihtiyaç yoktur. Dünyada herşeyin belli sebeplere, doğa kanunlarına bağlı olması insanları yanıltmamalıdır. Allah tüm bu sebeplerin Yaratıcısı olarak bunlardan tamamen münezzehtir. Nitekim cennette sebeplere bağlı yaratılış kalkacağı için ağaçtan kopan meyvenin yerine yenisi hemen geri gelecek, hiçbir eksilme olmayacaktır. Sebepleri de sonuçları da yaratan Allah'tır. Örneğin bir ağacın gölgesine baktığımızda bu gölgenin sebebinin Güneş ışınlarının yansıma açısı olduğu bilgisine sahibizdir. Gölge Güneş'in bir sonucudur, fakat Güneş'i gölgeye sebep kılan Allah'tır. Bu durum bir ayette şöyle bildirilmektedir: Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra Biz Güneş'i ona bir delil kılmışızdır. Sonra da onu tutup Kendimize ağır ağır çekmişizdir. (Furkan Suresi, 45-46) ... Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." (Maide Suresi, 119) Dünyada bu şekilde herşeyi sebep sonuç ilişkisi içinde yaratması Allah'ın bir sanatıdır ve Rabbimiz'in bu tecellileri sonsuzdur. Allah herşeyi istediği anda, istediği şekilde yaratabilir veya dilediği her şekle çevirebilir. Evreni yoktan var eden Allah, dilediği zaman da dünyada kavramaya çalıştığımız kanunları ve sebepleri kaldıracaktır. Salih Müslümanlar cennette akıllarına gelen, hoşlarına giden herşeyi isteyebilecek, istemeleriyle birlikte Allah'ın izniyle bunlara anında sahip olacaklardır. Gerek kendileri, gerekse çevreleri istedikleri şekil ve surette olacak, her istediklerini yapıp, en zevk alacakları nimetler içinde yaşayacaklardır. Üstelik bunların hiçbiri bir ihtiyacı karşılamak, bir eksikliği gidermek, bir kusuru örtmek amacıyla da olmayacak, sadece Allah'tan bir nimet ve güzellik olarak cennet ehlinin zevk almaları için olacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu konuda hadislerde verilen örneklerden bir kısmı şöyledir: Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Cennette at var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır." buyurdular. Bunun üzerine diğer biri de: "Cennette deve var mı?" diye sordu. Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği gibi söylemedi. Şöyle buyurdular: "Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır." [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 431/14> Hadiste bildirilen "canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey" bizim dünyadaki ufkumuzla, hayal gücümüzle sınırlı değildir. Kuran'da Allah "... orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız" (Zuhruf Suresi, 71) ayetiyle bu nimetlerin zenginliğine dikkat çekmiştir. Bu konuyla ilgili diğer ayetler ise şöyledir: ... Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir. (Fussilet Suresi, 31) ... Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar. (Enbiya Suresi, 102) Hepimizin dünyada isteyip de kimi zaman vakit ayıramamaktan, kimi zaman da risk taşımasından ötürü yapamadığımız pek çok şey vardır. Örneğin çok hızlı araba ya da motorsiklet kullanmak kimileri için heyecan verici bir zevk olabilir; kimileri ise uzun saatler derin sulara dalmak ya da yüksek dağlarda kayak yapmak, paraşütle yüzlerce metre yüksekten atlamak gibi tehlikeli sporlar yapmak isteyebilir. Ancak bunların hepsi kişinin hayatını risk altına sokan spor dallarıdır. Her nefis, kazandıklarına karşılık bir rehinedir. Ancak Ashab-ı Yemin (sağ ehli) hariç. Onlar cennetlerdedirler... (Müddessir Suresi, 38-40) Pek çok kişi de profesyonel olarak müzik aleti çalabilmek, resim yapabilmek gibi özel yeteneklere sahip olmak isteyebilir. Bu gibi şeyler yeteneğin yanı sıra kimi durumlarda teknik bilgi ve uzun süren bir eğitim gerektirir. Cennette ise bir kimse dilediği herşeye sahip olabileceği için istediği anda hiçbir çaba sarf etmeden, yetenek gibi bir sebebe bağımlı olmaksızın böyle bir imkana sahip olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Bir hadiste cennetteki isteklerin sınırsızlığı şöyle vurgulanmıştır: Rableri de şöyle buyuracak: "...Burası, size bolca vereceğim bir yerdir. İsteyin Benden ne isterseniz!" Ondan hoşnutluk isteyecekler. O da şöyle buyuracak: "Zaten sizi buraya yerleştiren Benim hoşnutluğumdur. Size daha bolca vereceğim, isteyin!" Arzuları bitinceye dek durmadan isteyecekler. Kuran ayetlerinde ve hadislerde, cennette Allah'ın dilemesi ile nefsin arzuladığı herşeyin mümkün olacağı bildirilmektedir. Dolayısıyla insanların ancak hayal edebilecekleri ama dünyada mümkün olmayan şeyleri yaşamaları da mümkün olabilir. Örneğin at üzerinde uçmak dünya şartlarında imkan dahilinde değildir, ancak hadislerde dikkat çekildiği gibi bu da Allah'ın dilemesiyle cennette mümkündür. Bir hadiste isteyen kişinin uçabileceğinden şu şekilde bahsedilmektedir: Eğer nasip olur da cennete girersen, "Kızıl yakuttan bir beygire bineyim" dersen binersin. "Uçayım dersen uçarsın." [Ramuz el-Ehadis-1, s. 149/5> Bir başka hadiste ise cennetteki nimet genişliği hakkında Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur: "Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 4419/1> Cennette İstenen Şeylerin Anında Olması: Dünyada güzel bir yemek isteyen bir kimsenin, bunun için emek ve zaman harcaması gerekecektir. Hiçbir girişimde bulunmadan, daha aklından geçirdiği anda bu yiyecekleri önünde hazır olarak bulması ihtimali ise nefsinin çok hoşuna gidecek bir durumdur. Ne var ki bu, dünya şartlarında mümkün değildir. Ancak vaat edilen cennet ortamında satın alma, emek ve zaman harcama gibi pek çok sebep ve aşama ortadan kalkarak nimetler insanın en çok hoşuna gidecek şekilde sunulur. Bir hadiste bu durum şöyle bir örnekle aktarılmıştır: Cennette senin canın kuş isteyecek. Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 414/10123> Bir rivayette Peygamberimiz (sav)'in şöyle bir hadisi haber verilir: ... kuşun etinden yemek o kimsenin hatırına gelir ve bunun üzerine hemen çeşitli et yemekleri halinde onun önüne varır. Cennet ehli ondan istediği kadar yer. Doyduğu zaman, kuşun kemikleri toplanır. Sonra uçar, dilediği gibi cennette otlamaya başlar. [Tezkire-i Kurtubi-1, s. 58> Öte yandan cennet ortamında bir kimse ne isterse yapabileceği için hadiste de bahsedildiği gibi dilediği takdirde çalışmaya ihtiyacı olmadığı halde zevk için tarımla bile uğraşması mümkündür: Peygamberimiz (sav)'in çöl halkından olan bir adamla konuşurken, sorularına şöyle cevap verdiği rivayet olunur: Bir adam (cennette) ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek. Rabbi ona diyecek ki: "Sen arzuladığın hal üzerine değil misin? O da şöyle diyecek: "Evet. Fakat ben ziraati seviyorum." diyecek. Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak... [(Buhari), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 413/10119> İstendiği Gibi Suret Değiştirebilme: İnsanlara yüzleri ve fizikleri ile ilgili tercih imkanı sunulsa kuşkusuz herkes kusursuz bir görünüşe sahip olmayı ister. Çünkü insanın ruhu güzellikten zevk alacak şekilde yaratılmıştır ve her zaman en kusursuz olanı, en mükemmeli arar. En ufak bir detaydaki kusur bile gözüne çarpar, dikkatini çeker. Ne var ki insan aradığı kusursuz güzelliği dünyada tam olarak hiçbir zaman bulamaz. Bir kişi dünyanın en güzel insanı da olsa kaçınılmaz olarak yaşadığı acizlikler, hastalıklar ve en önemlisi ölümlü olması onun bu güzelliğine gölge düşürür. Çünkü imtihanın bir gereği olarak dünyada hemen herşey eksik ve kusurlarla birlikte yaratılmıştır. Bu eksik ve kusurların insanların ahirete yönelmeleri ve cennet hayatını özlemeleri açısından çok büyük hayır ve hikmetleri vardır. İnsanın hoşuna giden kusursuzluğun ve güzelliğin gerçek yeri ise cennettir. Allah cennette kişiyi kusursuz güzellikte ve onun en hoşuna gidecek surette yaratacaktır. Üstelik bu güzellik tek bir suretle sınırlı değildir. Allah cennetteki kullarına istedikleri zaman istedikleri sureti seçebilecekleri bir imkan verecek, bu şekilde cennet ehli her istediğinde farklı bir güzelliğe sahip olabilecektir. ... Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir. (Fussilet Suresi, 31) Peygamber Efendimiz (sav) müminlerin cennetteki çarşılardan beğendikleri surete gireceklerini bir hadisinde şöyle haber verir: Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın suretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 434/17> Gece Olmaması: Gece, dünya hayatında insanlar için bir dinlenme vakti olarak yaratılmıştır. Cennette uykuya ve dinlenmeye ihtiyaç kalmayacağı için, gecenin karanlığına da ihtiyaç olmayacaktır. Cennette gecenin olmadığı hadislerde şöyle bildirilir: Cennette gece yoktur. O, ışık ve nurdan ibarettir... [Ramuz el-Ehadis-2, s. 366/4> Uyku Olmaması: Uyku insanın dünyada yaşadığı acizliklerden biridir. Tüm insanlar uykuya ihtiyaç duyacak şekilde yaratılmışlardır ve ne kadar isteseler de buna karşı direnemezler. Dahası vücut uykusuz kaldığında hastalıklara karşı direnci düşer, kişi yorgun bir görünüm alır. Öte yandan uykuya harcanan vakit de azımsanamayacak kadar uzundur. İnsan, yaklaşık olarak ömrünün üçte birini uykuda geçirir. Bu aynı zamanda dünyada zaten kısa olan ömrünün çok büyük bir bölümünü bir nevi ölü gibi geçirdiği anlamına gelir. Nitekim Kuran'da "Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir..." (Zümer Suresi, 42) ayetiyle uykunun bir tür ölüm olduğu haber verilmiştir. Fakat cennette uyku, yorgunluk gibi acizlikler yoktur. Allah "Onlara orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz..." (Hicr Suresi, 48) ayetiyle bu gerçeği kullarına bildirmiştir. Bir hadiste ise cennette uykunun olmadığı şöyle açıklanmıştır: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Cennet ehli uyur mu?" diye sordular. Şöyle buyurdu: "Uyku, ölümün kardeşidir. Cennet ehli uyumazlar." [Büyük Hadis Külliyatı-5, s.414/10125> Anlaşmazlık Olmaması: Cennet ehlinin en önemli özelliklerinden biri de ahlaklarının çok güzel olmasıdır. Bir hadiste cennetteki müminlerin huylarının güzelliğine şöyle dikkat çekilmiştir: Ben, cennet bahçelerinde, cennetin üstünde ve cennetin alt tarafında birer köşke şu kimse için kefilim ki, o haklı olduğu halde mücadeleyi terk eder, şaka için de olsa, yalanı söylemez ve insanlar(a örnek olması) için ahlakını güzelleştirir. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 152/6> Vicdanını kullanan, Allah'tan korkup sakınan kişilerin bulunduğu bir ortamda herkes rahat eder. Güzel ahlakın yaşanmadığı bir yerde ise çekişme, kıskançlık, kavga, kızgınlık, kin, alay, alınganlık vardır. Kuran ahlakından uzak yaşayan kimseler, bu kötü ahlak özelliklerinden ötürü, kendi elleriyle cehennemi hatırlatan bir ortam oluştururlar. "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47) Huzurlu, mutlu, güven dolu bir ortam içinde dostça, kardeşçe, hoşgörü ile yaşayabilecekken, dünyevi hırsların peşinde, kendi istek ve tutkularına kapılarak çok büyük bir nimet kaybına uğramış olurlar. Müslümanlar için ise dünyada sabırlı, itidalli, akıllı, makul, dengeli, affedici, şefkatli, sevgi dolu, güzel ahlaklı olmanın derin bir imani zevki vardır. Bir mümin bu güzel özellikleri kendinde gördüğünde ayrı bir haz alır, başka müminlerde gördüğünde bunlardan da ayrı bir zevk alır. Sonsuza kadar sürecek olan bu hoşnutluk, zevk ve güzellikler cennette de artarak sürer. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden birinde cennetteki bu ortam şöyle tarif edilir: ... Kalpleri, tek bir kimsenin kalbi gibidir. Aralarında ihtilaf, husumet yoktur... [Kütüb-i Sitte-14, s. 449/3> Benzer başka bir hadiste de cennet ehlinin ahlakından şöyle bahsedilmektedir: Onların ahlakı bir tek kişinin ahlakı üzeredir. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 329/579> Nitekim Allah Kuran'da cennetine layık gördüğü mümin kulları için "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47) buyurarak, onların yaşadıkları candan ve samimi dostluğa dikkat çeker. Üzüntü, Sıkıntı Gibi Olumsuzlukların Olmaması: Üzüntü, sıkıntı gibi insanlara azap veren ruh halleri, din ahlakından uzak yaşayan kimselerde sıkça görülür. Allah'ın herşeyi bir kader üzerine, hayırla yarattığını göz ardı eden bu kimseler aksilik, zorluk gibi görünen olaylar karşısında korku ve paniğe kapılırlar. Allah'a tevekkül etmedikleri için sıkıntıya düşer, hayıflanır, hatta sağlıklarına zarar verecek derecede büyük bir üzüntü yaşarlar. Oysa insan kendisi için neyin hayır neyin şer olacağını bilemez, ancak Allah bilir. Bir ayette bu gerçek şöyle bildirilir: ... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216) Dünyada zorluk, sıkıntı gibi görünen bir durum ahirette kişinin cennetine vesile olacak bir güzelliğe dönüşebilir. Bunun bilincinde olan müminler, dünyada karşılaştıkları sıkıntı ve zorluk gibi görünen olumsuzlukları imanlarının gücü ile kendilerinden uzaklaştırırlar. Allah'a teslim olmanın, yarattığı herşeyden razı olmanın rahatlığı ve huzuru içinde, karşılaştıkları her olayı Allah'ın yarattığı bir güzellik olarak değerlendirirler. Bu yüzden cennet umudu taşıyan müminler dünyevi hiçbir şeyi olumsuzluk olarak değerlendirmezler. Cennette ise Allah'ın rahmetiyle, sonsuza kadar üzüntü, sıkıntı, endişe gibi duygulardan uzak yaşayacaklardır. Hadislerde cennetteki bu nimet şöyle haber verilir: ... Her kaygının da arkası kesilecektir. Cehennem ehlinin kaygısı müstesna... [Ramuz el-Ehadis-2, s. 342/15> ... onlar şöyle diyecekler: "Biz ebedileriz, asla helak olmayız, biz mutlu kişileriz, asla kederlenmeyiz... [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10099> Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (Fatır Suresi, 34) ... Orada hiçbir dert ve tehlike yoktur... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1> İncil'de ise bu konu şöyle yer alır: ... "Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler?"... Bana dedi ki, "Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir... Bunun için, Allah'ın tahtının önünde duruyorlar... Taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine gerecektir... Allah onların gözlerinden bütün yaşları silecektir." (Yuhanna'ya Gelen Esinleme, 7. bölüm, 13-17) Allah Kuran'da müminlerin bu huzurlu ruh hallerini şöyle bildirmektedir: Allah'ın Kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir. (Al-i İmran Suresi, 170) Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (Fatır Suresi, 34) Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir. (İnsan Suresi, 11) Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın. (Mutaffifin Suresi, 24) Daha önce de belirttiğimiz gibi dünyada var olan hemen herşey imtihanın bir gereği olarak özellikle eksik ve kusurlu yaratılmıştır. Müminler dünyada karşılaştıkları tüm zorluk ve sıkıntılara güzel bir sabır gösterir, Allah'a tevekkül ederler. Peygamberimiz (sav) hadislerinde kişinin ancak cennete girdiğinde gerçek anlamda rahata kavuştuğunu haber vermiştir: Ancak cennete giren rahata kavuşur. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 138/13> Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz (sav) cennetteki bu huzurlu ortamı şöyle tarif eder: Cennet ebedi bir ikamet halinde parıldayan bir nur, yaygın bir koku, çok iyi inşa edilmiş bir köşk, akan bir ırmak, olgun bir meyve, yeşillik, neşe, serinlik, tazelik mahallidir. Selam ve dua ile... Sorularla İslamiyet Editör Soru Şimdi biz yaşıyoruz. Ölüyoruz ama cennette ne olacağını bilmiyoruz. Cennet hayatı hakkında bilgi verirmisiniz? 13-Aralık-2006 - 10:33:21 Cevabımız Değerli Kardeşimiz; Cennette ölüm yoktur. Orası ebedi bir memlekettir. Bunun böyle olduğu ayet ve hadislerde açıkça bildirlmiştir. Biz dinimizin bildirmesiyle cennette ne olacağını biliyoruz. www.islamiforum.com
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol