""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

KOZMİK ALEM-TANRI (ALLAH C.C)İLİŞKİSİ

Tanrı-evren ilişkisinde, Tanrı’nın merkezde olduğu ve her şeyi yaratıp yönettiği inancı tüm Ortaçağ boyunca süren güçlü bir inanış olmuştur. Tanrı’nın her şeye hâkim olan etkin ve mutlak güç olduğuna inanılan bu metafiziksel dönem Yeniçağla birlikte değişmeye başlamıştır. Tanrı-evren birlikteliği Hıristiyan Batı dünyasında Rönesans’la başlayan, aydınlanma ile hız kazanan modern dönemde derinden sarsılmıştır. Bu dönemde yeni bilimsel gelişmeler hız kazanmış, evren tasavvurunda önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. Bunun neticesinde, 18. ve 19. yüzyılda pozitivizme bağlı materyalist-ateist bir anlayış güç kazanarak, yeni evren tasavvurunda Tanrı’ya yer olmadığını, çünkü maddenin ve evrenin ezeli olduğunu, canlıların varlığı da dâhil, evrenle alakalı olarak bilimin her şeyi açıklayabileceğini, dolayısıyla din (ve Tanrı) dogmalar ve hurafeler yığını olduğundan artık ona ihtiyacın olmadığını iddia etmiştir. Ayrıca bu anlayış, evrende hiçbir düzen, plan, amaç olmadığını, her şeyin tesadüf ürünü olduğunu savunmuştur. Böylece materyalist ve ateist anlayış açısından dinin ve Tanrı’nın yerini artık kutsadıkları deneye ve gözleme dayanan modern bilim almıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde ise bilim ve felsefe alanında yaşanan gelişmeler, din ve metafiziği reddeden ve bilimi bize hakikatin bilgisini verebilecek yegâne bilgi kaynağı olarak konumlandıran bilimciliği derinden sarsmıştır. 20. yüzyılda özellikle fizik ve astronomi alanındaki bilimsel gelişmeler, insanın madde, enerji, zaman, mekân ve düzen konusundaki temel kabullerini değiştirerek yeni bir bilim anlayışı doğurmuştur. Fizik ve astronomi alanında yaşanan bu gelişmeler felsefe, bilim ve din alanlarını da etkilemiş ve sonuçta yeni bir dünya görüşü ortaya çıkarmıştır. Aynı şekilde bu yeni bilimsel verilere dayanan yeni teolojik yorumlar oluşmuştur. 20. yüzyıldaki modern bilimsel gelişmeler sonucu, evrenin sonsuz (ezeli-ebedi) olduğu şeklindeki materyalist-ateist düşünce yıkılmış, evrenin bir başlangıcı olduğu bilimsel olarak ortaya konmuş ve dolayısıyla teistik dinlerin iddia ettiği gibi, bu başlangıcın bir başlatıcısı, yani yaratıcısı olduğu tezi daha güçlü bir şekilde ifade edilmeye başlanmıştır. Buna göre bazı düşünürler, evrenin başlangıcı olduğunun son bilimsel gelişmeler ışığında doğrulandığını bunun da Tanrı’nın varlığını delillendirdiğini savunmaktadır. Bunların en ünlüleri arasında William Lane Craig yer almaktadır. Craig, standart Big Bang modelinin, evrenin başlangıcı olduğunu bilimsel olarak doğruladığını ve bu durumun da Tanrı’nın varlığının delili olduğunu, yine kendisinin ‘Kelam Kozmolojik Kanıtı’1 olarak isimlendirdiği bir delillendirme altında ortaya koymuştur. 20. yüzyıldaki modern bilimsel gelişmelerin yıktığı diğer materyalistateist düşünce ise, evrende hiçbir düzen, plan, amaç olmadığı, her şeyin tesadüf ürünü olduğu iddiasıdır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yapılan bilimsel çalışmalar, evrendeki fizik yasaları ve parametreleri ile diğer tüm unsurların, yaşamın oluşması için tam olmaları gereken şekilde hassas bir dengeye ve ayara sahip olduklarını ortaya koymuştur.2 Yeryüzünde canlıların ve insanın var olmasını sağlayan, evrendeki bu hassas ayarların varlığı bir açıklama gerektirmiş ve bu durum, bilim çevrelerinde, İnsancı İlke (Anthropic Principle) olarak isimlendirilmiştir.3 Bilim adamları, insancı ilkeyi destekleyen evrendeki kozmolojik uyuşumları ‘kozmik hassas ayar’‘ (cosmic fine-tuning) diye adlandırırlar.4 Modern bilimin verilerinin ortaya çıkarmış olduğu yeni evren tablosunun bizi ulaştırdığı sonuç, yalnız doğa kanunlarında gözlemlenen düzen değil, söz konusu bu kanunların oldukça kritik ayarlar ve matematiksel kesinlikler taşımasıdır. Bu ise, bizlere tarih boyunca teist düşünürler tarafından savunulan evrendeki düzen ve tasarımın artık fiziksel, kimyasal, biyolojik ve matematiksel veriler ile bilimsel olarak da desteklendiğini göstermektedir.5 Bugün birçok kişi, evrendeki hassas ayarları, amaçlı, bilinçli ve düzenleyici bir Tanrı’nın varlığı için son yılların en ikna edici kanıtı olarak görmektedir. “İnsancı İlke” ve “Hassas Ayar Delili” olarak adlandırılan bu deliller aslında tasarım delilinin, daha genel olarak teleolojik delilin, bilimsel verilerle destekli çağdaş versiyonlarıdır. Bu makalede Tanrı’nın varlığının modern delillerinden olan ‘İnsancı İlke’ ve ‘Hassas Ayar Delili’ ele alınmaktadır. (1)

1)
Tanrı’nın Varlığına Dair Modern Delillerden İnsancı İlke ve Hassas Ayar Delili Hüseyin ŞAHİN.Sayfa:2
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol