KURAN DİNİN ANAYASASIDIR
Allah’ın Yasası, Sünnetullah ile ilgili ayetler
► Şüphesiz ki sizden önce (Allah’ın iyi ve kötü toplumlara uyguladığı değişmez) yasaları geçti (yaşandı ve bitti). Yeryüzünde gezip dolaşın ve yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın. (3/Âl-i İmran 137)
► (Bu) senden önce yolladığımız resûllerimiz için (belirlediğimiz bir) sünnettir/yasadır. Sen sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın. (17/İsrâ 77)
Sünnet; izlenen yol, takip edilen metot, tekrar eden âdet gibi anlamlara gelir. Sünnetullah, Allah’ın (cc) değişmez yasalarıdır. Allah’ın (cc) toplum ve bireyler için belirlediği, her zaman geçerli olan, sonuçları belirleyecek sebepler bir araya geldiğinde mutlaka vuku bulan akıbettir.
► Allah’ın kendisine farz kıldığı şeylerde, Nebi üzerine bir günah yoktur. (Bu,) daha önceki ümmetlerde de Allah’ın geçerli olan sünnetidir/yasasıdır. Allah’ın emri belirlenmiş bir kaderdir. (33/Ahzâb 38)
► (Bu,) önceden yaşamış olanlar hakkında Allah’ın sünnetidir/yasasıdır. Sen, Sünnetullah’ta hiçbir değişiklik bulamazsın. (33/Ahzâb 62)
► Yeryüzünde büyüklenerek ve kötü tuzaklar kurarak (uyarıcıya karşı geldiler). Oysa kötü düzen, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin sünnetinden başkasını mı bekliyorlar? Sen, Allah’ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın sünnetinde bir sapma da bulamazsın. (35/Fâtır 43)
► Azabımızı gördüklerinde iman etmeleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. (Bu,) Allah’ın geçmiş toplumlar hakkındaki değişmez yasasıdır. İşte orada (Allah’ın sünneti gerçekleştiğinde) kâfirler hüsrana uğradılar. (40/Mü’min (Ğafir) 85)
► (Bu,) Allah’ın (kâfirler hakkındaki) süregelen sünnetidir/değişmez yasasıdır. Sen, Allah’ın sünnetinde/yasasında bir değişiklik bulamazsın. (48/Fetih 23)
Kaynak:
(https://tevhidmeali.com/fihrist/a/allah-in-yasasi-sunnetullah)
ALLAH CC UYULMASINI İSTEDİĞİ YASALARLA İLGİLİ AYETLER:
Sana, kendinden önceki Kitab’ı doğrulayan ve onun üzerinde denetleyici olan (bu) Kitab’ı hak olarak indirdik. Onların arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Sana gelen haktan (seni saptıracak olan) hevalarına/arzularına uyma. Sizden her bir (ümmet) için bir şeriat ve yol kıldık. Şayet Allah dileseydi sizi (şeriatı ve yolu aynı olan) tek bir ümmet yapardı. Lakin size verdiklerinde sizleri denemek için (şeriat ve yollarınızı farklı kıldı. Öyleyse) hayırlarda yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. İhtilaf ettiğiniz şeylerde (kimin haklı olduğunu) size haber verecektir.
(5/Mâide, 48)
► “Cezası, kimde bulunursa (çaldığına karşılık) o alıkonulur. Biz (Yakub’un şeriatında) zalimleri böyle cezalandırırız.” demişlerdi.
(12/Yûsuf, 75)
► Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı canı, (şeriatın meşru kabul ettiği bir) hak olmadıkça öldürmeyin. Kim de mazlum olarak öldürülürse, muhakkak ki onun velisine (kısas) yetkisi vermişizdir. Öyleyse o da öldürmede/kısasta ölçüsüz davranmasın/aşırı gitmesin. Çünkü ona yardım edilmiştir.
(17/İsrâ, 33)
► “Dini (tevhidle) ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.” diye Nuh’a emrettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim, Musa ve İsa’ya emrettiğimizi sizin için dinde şeriat kıldık. Müşrikleri kendisine davet ettiğin (tevhid) onlara ağır geldi. Allah dilediği kulunu (tevhid ve ayrılıksız din için) seçer ve O’na yönelenleri hidayete erdirir.
(42/Şûrâ, 13)
► Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? Şayet (azaplarının kıyamete erteleneceğine dair) kesin bir söz olmasaydı elbette, aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz ki zalimlere can yakıcı bir azap vardır.
(42/Şûrâ, 21)
► Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma.
(45/Câsiye, 18)
Allah (cc), insanın önüne iki yol koymuştur: Ya Allah’ın (cc) indirdiği şeriat ya da bilmeyenlerin heva ve hevesleri... Allah’a (cc) kulluk yaparken şeriata yani, Kitap ve Sünnet’e uymayanlar, uydukları şeye ne isim verirlerse versinler fark etmez, hevaya uymaktalardır.
► Yoksa insan (emredilmeden, nehyedilmeden, bir şeriata tabi tutulmadan) başıboş bırakılacağını mı sandı?
(75/Kıyâmet, 36)
KAYNAK:
(https://tevhidmeali.com/search?q=%C5%9Seriat)
ALLAHIN KANUNUNA BAKIŞ AÇIMIZ
Şüphesiz ki Tevrat’ı biz indirdik. Onun içinde hidayet ve nur vardır. (Allah’a hakkıyla) teslim olmuş olan nebiler o Kitap’la Yahudi olan kimselere hükmeder. Rabbaniler ve din bilginleri Kitab’ı korumakla görevli olduklarından ve Kitab’ın şahitleri olduklarından (insanlar arasında Kitap’la) hükmederler. (Öyleyse) insanlardan korkmayın. (Yalnızca) benden korkun! Ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın. Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir.
(5/Mâide, 44)
Allah’ın (cc) indirdiği Kitaplara imanın gereği olarak, yönetici makamında olanların ve insanları yönlendiren âlimlerin Kurana uygun hareket etmesi gerekir.
Günümüz insanı Kitab’ın bazı hükümlerini terk etmekle kalmamış, Kitab’ın tamamını terk edip onun yerine kendi koydukları yasaları yerleştirmişlerdir. Sadece küfre girmekle yetinmemiş, Allah’ın (cc) en belirgin sıfatı olan kanun yapma yetkisini kendilerinde görerek tağutlaşmışlardır. (bk.
12/Yûsuf, 40)
► (Tevrat’ta) onlara şöyle farz kıldık: Nefse karşılık nefis, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda kısas vardır. Kim de (kısas hakkını) sadaka olarak bağışlarsa (günahları) için kefaret olur. Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse (onlar) zalimlerin ta kendileridir.
(5/Mâide, 45)
► İncil ehli, Allah’ın (İncil’de) indirdikleriyle hükmetsin. Her kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse (onlar) fasıkların ta kendileridir.
(5/Mâide, 47)
► Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûl’üne çağrıldıklarında (bir de bakarsın ki) bunlardan bir grup yüz çevirmiş.
(24/Nûr, 48)
► Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûl’üne davet edilen müminlerin sözü: “İşittik ve itaat ettik.” demeleridir. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
(24/Nûr, 51)
Allah’a (cc) ve Ahiret Günü'ne inanmamış münafıklarla kalpten inanan müminlerin farkı ortaya konmuştur. Müminler, lehlerine veya aleyhlerine olmasına bakmaksızın, aralarında hükmetsin diye Kur’ân ve Sünnet’e çağırıldıklarında icabet ederler. Münafıklar ise, çıkacak sonucun lehlerine olacağını düşündüklerinde çağrıya icabet eder; aleyhlerine olacağını düşündüklerinde veya emin olmadıklarında başka yollara başvurur, Allah’ın (cc) hükümlerinden yüz çevirirler. (bk.
4/Nisâ, 60)
► Sen (tevhide) davet et. Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların hevalarına/arzularına uyma. Ve de ki: “Ben, Allah’ın indirdiği tüm Kitaplara iman ettim. Sizin aranızda adaletle (hükmetmekle) emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda hüccet (karşılıklı delil getirip tartışmak) yoktur. (Çünkü hak, apaçık ortadadır.) Allah hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş O’nadır."
(42/Şûrâ, 15)
Tevhidlerine şirk bulaştırmış ve dinlerinde ayrılığa düşmüş toplumlarda, insanlık için en faydalı hizmet, gereksiz tartışmalardan kaçınarak tevhide davettir. Tevhid; batıl din ve uydurulmuş hurafelerin insanlarda oluşturduğu kuşku, tereddüt, güvensizlik hastalıklarına şifa olacak kurtuluş reçetesidir. Ehl-i Kitab’ın, insanları “dinde ayrılıkla” felakete sürüklediği bir dönemde, tevhide davetin emredilip tartışmanın yasaklanması, günümüz muvahhidlerine de yol göstermektedir.
(https://tevhidmeali.com/search?q=H%C3%9CKMETME)