""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

Dini İnanç




DİNİ İNANÇ(İMAN)
 
İnanç,insanın kendisi ve bütün kâinat üzerinde hakimiyetini kabul ettiği,duyular üstü ,yüce kudret ve kuvvet sahibi bir varlık ve  bu varlıkla insan arasındaki ilişkileri düzenleyen bir takım esaslarla ilgili inanca dini inanç denir. (1)
 
Dini inanç ,dinle ilgili insanın kendi varlığının ve gücünün ötesinde  bir dünya  ile ilgili belirli bir inanç olması seyesinde diğerlerinden ayrılır.
Dini inancın olabilmesi için,tam bir teslimiyet ve kabul gerekir.Çünkü iman,kalbin inşiraha (gönül fereahlığı ile)kabul ettiği bir şeydir.Kalbi,dini kabul etmekten sıkılan insan mümin değildir.Bu nedenle Yüce Allah,Kuranda insanlardan tam bir teslimiyet istemektedir."Hayır ,Rabbin hakkı için onlar,aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp,sonrada verdiğin hükme  karşı içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış olmazlar"(Nisa suresi,65.Ayet.)buyurmaktadır.
Zaten müslüman da kelime anlamı olarak "teslimolan"demektir.
İşte dini inancın başlangıç noktası"tasdik ve kabul"dür.Dince bildirilen esaslar kabul edilir,bunların doğru olduğuna inanılır.
Bunu sırasıyla,"itaat ve uyum"izler.İnanılan,kabul edilen esaslara,Allahın emirlerine uyulur,bunların gereği yerine getirilir.
 
Şu halde İman,sadece sözle  inandığını söylemeyi,dini bir hükmü kabul etmeyi değil,inandığı varlığın bildirdiklerine göre hareket etmeyi de içine alır.Bu nedenle İmamı Azama göre  iman,"Kalp ile onaylama,Dil ile söylemektir"
Kuranı Kerim'in bir çok yerinde inanma ve ibadet etme,Salih amel (yararlı davranışlar)işleme  birlikte zikredilmiş ve ancak inanan ve ibadet eden,güzel davranışlarda bulunan kimselerin kurtuluşa erecekleri belirtilmiştir (2)

Dini İnancın Oluşum ve Gelişimi
İnsanın varoluşsal özünde yer alan bir yönelim ve bağlanma nesnesine dönük eğilimlerin ve yaşanan süreçlerin getirdiği yaşantıların kurumsal bir dini inanç alanıyla bütünleşmesi sonucu, iman tecrübesi bireyin yaşamında güçlü bir yer edinir. Zaman zaman sorgulama, zaman zaman şüphe evreleri geçirerek her gelişim döneminin psikososyal karakterine göre değişimler içerir. öğrencilerinin çalışmaları sonucu yedi temel evre tespit edilmiştir.34 Bu evreleri insan gelişimine uygun olarak şöylece aktarabiliriz: 1. Temel İman (Anne karnında ve yaşamın ilk ayları) : Bu evre duygusal güvenin başlangıcını içerir. Daha sonraki iman gelişimi bu esas üzerine temellenir.

2. Sezgisel / Yansıtma İman (İlk çocukluk) : İkinci evrede hayal gücü, algı ile uzun süren, imana ait şekillenmeleri bir araya toplar. Çocuk, kutsalın yasaklarını ve ahlak varlığının bilincibe ulaşır.

3. Mistik / Gerçek (Literal) İman (İlkokul Yılları) : Bir süre sonra mantıksal düşünme yeteneğinin gelişmesi, Piaget’in somut işlemler evresine uygun olarak, dünyadaki işleyişi anlamaya yardımcı olur. Artık çocuk hayal ile gerçek dünya arasında ayırım yapabilir ve başkalarının perspektifini ayırt edebilir. Dini inançlar ve semboller tamamen gerçek olarak kabul edilir.

4. Sentetik / Geleneksel İman (İlk ergenlik) : 14 yaşına gelindiğinde, Tanrıyla daha çok kişisel ilişkiye istek doğuran biçimsel ameli düşünceyle ilgili soyut fikirlere bir güven söz konusudur. Geçmiş yaşantılar üzerine düşünmeleri ise gelecek ve kişisel ilişkiler konusundaki kaygılar, ortak bakış açısını yakalama ve bir dünya görüşü ve onun değerlerini paylaşmaya yardımcı olur.

5. Bireysel / Düşünmeye Dayalı İnanç (Son ergenlik ve genç yetişkinlik ) : Burada dıştaki otoriteye güvenden içteki otoriteye güvene geçişi içeren, eleştirel gözden geçirme ve inanç ve değerleri yeniden inşa etme vardır. Bu, bilinçli bir şekilde verilen kararlara ve bir “yönlendiren ego” nun ortaya çıkmasına yol açar.

6. Birleşik İman (Orta yaş veya sonrası) : Altıncı evrede, doğrudan yaşantılaşamayan gerçekle daha derinlikli bir ilişki kurma isteği doğuran karşıtların bir bileşimi ( Örneğin, hiçbir bireyin genç ve yaşlı, erkek ve dişi, yapıcı ve yıkıcı olan yanlarının fark edilmesi ) söz konusudur. Diyaloga dayalı bilgi ortaya çıkar, öyle ki birey, karmaşık bir dünyanın çok yönlü bakış açılarına açık hale gelir. Bu , bireyin Bireysel / Düşünmeye Dayalı İnanç evresinde gelişen iman sınırlarının ötesine geçmesini ve gerçek hem çok boyutlu, hem de kaynağı itibariyle birbiriyle bağlantılı olduğunun anlaşılmasına imkan tanır.

7. Evrensel İman (Belirli bir yaş söz konusu değildir) : Son evre, adalet ve sevgiyi etkinleştirip, baskı ve işkenceyi alt etmek için oluşan veya Tanrının gücü ile birleşmeyi içerir. İnanç gelişiminin bu evresine ulaşan kimseler, “Aramızda sevgi ve adaletin hali hazırda var olduğu bir topluluk olarak yaşarlar. Onlar bizim huzurumuz için kurtulmuş bölgeler oluştururlar ve biz onları hem serbestlik için yaşar ve hem de tehdit için yaşantılarız. Bu kimseler, “adalet ve sevgi toplumu”na direnen, insanlıktan çıkmış yapılara bağlı ve dost olan kimselere karşı durmaya yönlendirir.” (3)


...........................................
1)https://www.youtube.com/watch?v=Xgm3pCP3vMY

2)https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/52583

3)https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/52583
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol