""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

İNTİHAR

İntihar, kişinin çeşitli sebeplerle kendi yaşamına son vermesidir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün açıklamaları, her yıl intihar nedeniyle 800 bin insanın hayatını kaybettiğini, her 40 saniyede bir kişinin yaşamına son verdiğini ve 20 intihar teşebbüsünden birinin ölümle sonuçlandığını ortaya koymaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun 2018 yılı verileri ise erkekler çoğunlukta olmak üzere ülkemizde günde ortalama 8 kişinin intihar ederek yaşamına son verdiğini göstermektedir.

İntihar süreci “intihar fikri”, “intihar girişimi” ve “tamamlanmış intihar” olarak üç aşamadan oluşur. İntihar (özkıyım) sürecinde kişinin intihar etmeye yönelik sözel ve davranışsal sinyallerinin doğru bir şekilde anlamlandırılması sonucunda uygun önlemler alınarak, kişinin “intihar fikri” aşamasında bu düşüncelerinin eyleme dönüşmesinin önüne geçinebilinir.
Kaynak: Bkz.
https://www.mutluyasam.com.tr/intihari-dusunmek-ozkiyim-ve-psikolojik-boyutu/


Sözlükte “boğazını keserek öldürmek, boğazlamak” anlamına gelen 
nahr kökünden türeyen intihâr “kendini öldürmek” demektir. Kelime Kur’ân-ı Kerîm’de yer almamakta, birkaç hadiste ise terim anlamıyla geçmektedir (Müsned, II, 310; IV, 135; Buhârî, “Ḳader”, 5, “Meġāzî”, 38). İslâmî kaynaklarda intihar eylemi genellikle “kendini öldürme” (katele nefsehû) şeklinde ifade edilmekte, intiharın yakın zamanlarda kullanılmaya başlanan bir terim olduğu anlaşılmaktadır. İntihar eyleminin tarifi günümüz sosyal bilimcileri arasında tartışmalara yol açmıştır. Konuyla ilgili muhtevalı bir çalışma yapan Emile Durkheim intiharı, “ölen kişi tarafından ölümle sonuçlanacağı bilinerek girişilen olumlu veya olumsuz bir fiilin doğrudan doğruya ya da dolaylı sonucu olan her ölüm olayı” şeklinde tanımlamıştır (La Suicide, s. 5). Başka tanımlarda buna kişinin ölüm niyeti ve kararının, ayrıca ölümle yaşamak arasında tam ve iradeli bir seçme imkânının bulunması unsurları da ilâve edilir. Böylece gerçek intihar, kişinin kendi hür iradesiyle ölümü seçip istemesi ve sonuçlarını bilerek kendisini öldürmesi diye anlaşılmaktadır.
İslâm’da dinin temel amaçlarının başında gelen nefsin korunması ilkesinin bir sonucu olarak kişinin haksız yere başkasını öldürmesi gibi (el-İsrâ 17/33) kendi canına kıyması da kesin biçimde yasaklanmıştır. Kur’an’da geçen ve öldürmeyi yasaklayan âyetler her iki durum için de söz konusudur. Hatta intiharın başkasını öldürmekten daha büyük bir suç olduğunu ileri sürenler de vardır (Mahmûd Şeltût, s. 419-421). İntihara dair doğrudan bir âyete rastlanmazsa da Kur’an’a bir bütün olarak bakıldığında intiharın İslâm’ın ruhuna aykırı olduğu açıkça görülür. Nisâ sûresindeki âyette yer alan, “... kendinizi öldürmeyiniz ...” (4/29) ifadesi müfessirlerce değişik şekillerde yorumlanmakla birlikte intihar yasağının delillerinden biri olarak da görülmüştür. Zira bu âyetten hem doğrudan doğruya kendini öldürme, hem de kişinin aşırı perhiz uygulamaları ile kendi hayatını tehlikeye sokması sonucu psikolojik olarak intihar etmenin haram olduğu anlamını çıkaranlar vardır. Ayrıca, “Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız” meâlindeki âyet de (el-Bakara 2/195) dikkate alınarak kişinin kendi ölümüne yol açacak davranışlara girişmemesi gerektiği belirtilmiştir (Kurtubî, V, 156; İbn Kesîr, I, 480; Elmalılı, II, 1343-1344). Fakat Kur’an’da intiharla ilgili bir hükmün bulunmadığını ileri sürenler de olmuştur. Bu görüşleri nakleden Fahreddin er-Râzî, böyle söyleyenlerin iman sahibi bir müminin bu yola başvurmasının düşünülemeyeceğini, dolayısıyla intiharı yasaklamanın anlamsız olacağını ifade ettiklerini belirtir (Mefâtîḥu’l-ġayb, VI, 72).
Kaynak:https://islamansiklopedisi.org.tr/intihar

HADİSLERİN İNTİHARA BAKIŞ AÇISI
Hadislerde intihardan şiddetle kaçınmayı gerektiren ifadeler yer alır. Bu hadislerin anlatmak istediği şey, insanın kendi canına kıymasının affedilemeyecek ölçüde büyük bir suç ve günah olduğu gerçeğidir. İntihar eden kimse bu fiili hangi usulle gerçekleştirmişse cehennemde sonsuza kadar aynı tarzda ceza görecektir. Kendini bir dağın tepesinden atarak öldüren kimse cehennemde sürekli olarak azaba atılacak, zehir içerek intihar eden, cehennem ateşinde zehir kadehi elinde sonsuza kadar içerek azap çekecek, kesici bir aletle kendisini öldüren de cehennemde aynı yolla ceza görüp acı çekecektir (Müsned, III, 254, 309, 435, 478, 488; IV, 33, 34, 135; Buhârî, “Cenâʾiz”, 84, “Edeb”, 44, “Ḳader”, 5, “Ṭıb”, 56; Müslim, “Îmân”, 175, 176, 177; Tirmizî, “Ṭıb”, 7; Nesâî, “Eymân”, 7). Kişinin, Allah’ın bir emaneti olan kendi canı üzerinde tasarrufta bulunma hakkı yoktur. Büyük acı ve ıstıraplar içerisinde kıvranan insanlar için bile intihar meşrû bir yol değildir. Hz. Peygamber, gerek geçmiş ümmetlerden gerekse kendi sahâbeleri arasından bazı örneklerle bu hususa dikkat çekmektedir (Buhârî, “Cenâʾiz”, 84; “Enbiyâʾ”, 50). Hayber Gazvesi’nde aldığı yaraların acısına dayanamayarak kılıcı üzerine yatıp intihar eden Kuzmân çarpıcı bir örnek olarak zikredilmektedir (Buhârî, “Cihâd”, 77; “Meġāzî”, 38). Resûl-i Ekrem, intihara karşı tavrını göstermek için intihar eden bir kimsenin cenaze namazına katılmamıştır (Müslim, “Cenâʾiz”, 107).
İslâm’ın ortaya koyduğu hak ve vazife anlayışıyla açıkça çelişen intihar ahlâk bakımından da bir suçtur. Yaşama hakkı tabii haklardandır, onun elde edilmesinde kişinin bir katkısı yoktur. Canı veren Allah’tır ve yine ancak O alabilir (el-Hicr 15/23; Kāf 50/43; en-Necm 53/44). Şu halde insanın bu hakkını ortadan kaldırmaya ve canına kıymaya yetkisi yoktur. İntihar aynı zamanda sosyal bir suç kabul edilir. Zira insan yalnız kendisi için değil toplum için de yaşar; topluma faydalı olmak onun bir görevidir. Halbuki intihar eden kişi bu görevden kaçmış ve görevlerini ifa imkânına son vermiş olmaktadır. Öte yandan İslâm âlimleri insanın uhrevî âleme olan yolculuğunda dünyayı bir durak, bedeni de binit saymışlar ve onun korumasının dinî bir ödev olduğunu belirtmişlerdir. Bedenin ihtiyaçlarını karşılamayan insanın bu yolculuğu tamamlaması mümkün değildir. Bu sebeple intihar, yaratılış düzenine ve dinin insanları ulaştırmak istediği hedeflere aykırı bir yoldur (Gazzâlî, Cevâhirü’l-Ḳurʾân, s. 10; İḥyâʾ, I, 48-49). Bu arada organlardan birinin fonksiyonunu ortadan kaldırmak da dine ve ahlâka aykırıdır. Nitekim hayatın devamına zararlı olacak tarzda aşırı ibadet ve riyâzet Hz. Peygamber tarafından uygun görülmemiş (meselâ bk. Buhârî, “Îmân”, 13, “Nikâḥ”, 1, 8; Müslim, “Nikâḥ”, 5, 8, “Feżâʾil”, 127), bu yol birçok İslâm âlimi tarafından da onaylanmamıştır (meselâ bk. Gazzâlî, İḥyâʾ, III, 51, 199; IV, 127).
İNTİHARA VE DİNİ İNANCIN ETKİSİ 
İntihara yönelen kişilerin psikolojik yapıları kadar içinde yaşadıkları sosyal ve kültürel ortamın etkileri de bu olayın açıklamasında ayrı ayrı öneme sahiptir. Bazı insanlar, aşamadıkları sorunları intihar etmekle aşmayı uygun görebilmektedir. Fakat gerek İslâmiyet gerekse diğer ilâhî kaynaklı dinler böyle bir çözüm şekline müsamaha ile bakmamaktadır. İslâm tarihinde toplu intihar olayları hiç yaşanmadığı gibi münferit bazı olaylar dışında intiharın toplumsal bir sorun haline geldiği de hiç görülmemiştir. Günümüzde ise özellikle Batı toplumlarında intihar sosyal bir âfet halini almıştır. Dünya Sağlık Teşkilâtı’nın kayıtlarına göre 2000 yılında yaklaşık 1.000.000 kişi intihar sonucu hayatını kaybetmiştir. Son yarım yüzyılda % 60 oranında artan intihar olaylarının erkekler arasında ve özellikle sosyalist ülkelerde daha yaygın olduğu görülmektedir. Meselâ 1990’lı yıllarda Rusya Federasyonu ve Litvanya’da 100.000 kişiden yaklaşık yetmiş üçü, Estonya’da altmış dördü, Macaristan’da ellisi, Kazakistan’da elli ikisi ve Slovenya’da kırk sekizi intiharla ölmüştür. Gelişmiş Batı ülkelerinde İskandinav ülkeleri önde olmak üzere bu rakamlar yaklaşık on beş ile kırk beş arasında değişmektedir. İslâm ülkelerinde ise bu sayı 100.000’de iki kişiyi geçmemektedir. Günümüzde intihar faktörleri arasında en önemli yeri maddî ve mânevî kayıpların veya kayıp tehditlerinin tuttuğu bilinmektedir. Bunlar arasında “boş yuva belirtisi” denilen ve yetişkin evlâtların evden ayrılması sonucu anne babanın yalnız kalması şeklinde ortaya çıkan durum özellikle Batı’da çok dikkat çekicidir. Esasen ahlâkî ve mânevî değerlerin zaafa uğradığı durumlarda kendisine sağlam bir dayanak bulamayan kimselere ölüm yaşamaktan daha çok tercih edilir bir yol olarak görünmektedir. Durkheim’e göre fertle toplum arasındaki bağların gevşediği, kişide ahlâkî ve mânevî yapının sarsıntıya uğrayıp dirençsiz kaldığı ortamlarda intihar eğilimleri artar (La Suicide, s. 333-363). Buna karşılık psikanaliz ekolü intiharı, insandaki saldırganlık-yıkıcılık-ölüm içgüdüsünün tersine dönüp bir başkası yerine kendisine yönelmesi olarak açıklar. Ruh hekimlerine göre intihar, özel bir tedavi gerektirecek marazî (patolojik) bir yapı üzerinde ortaya çıkmaktadır; yani intihara eğilimli kimseler potansiyel olarak ruh hastası olan kişilerdir. Bununla birlikte ilmî veriler, dinî inançlarına bağlı kimselerde intihar nisbetinin çok düşük olduğunu göstermektedir (Ziyalar, s. 269). Melankolik depresyonların doğurduğu şiddetli intihar düşüncesine rağmen eğer hastanın dinî inançları kuvvetli ise çok nâdir olarak bu işe teşebbüs etmekte, buna karşılık inançları gevşemiş olan melankolik aydın kimselerin intihar teşebbüsleri daha sık görülmektedir (Samuk, XX/1 [1982], s. 21-27).
 GÜNÜMÜZDE İNTİHAT BELİRTİLERİ
Gençler intiharı düşünmek hakkında gözlenen belirtileri
İntiharı düşünen gençler şunları yapabilir:
  • Genel olarak intihar veya ölüm hakkında konuşurlar.
  • Artık etrafta olmayabileceklerine dair ipuçları verirler.
  • Umutsuz hisseder veya suçlu hissetmek hakkında konuşurlar.
  • Arkadaşlardan veya aileden uzaklaşırlar.
  • Ölüm, ayrılık ve kayıp hakkında şarkılar, şiirler veya mektuplar yazarlar.
  • Değerli eşyaları kardeşlerine veya arkadaşlarına vermeye başlayabilir.
  • Favori şeylere veya aktivitelere katılma arzusu kaybolur.
  • Konsantre olmakta veya net düşünmekte güçlük çekerler.
  • Yeme veya uyku alışkanlıklarında değişiklik vardır.
  • Riskli davranışlarında bulunurlar.
  • Okula veya spora olan ilgisini kaybederler.
  • NOT:Etraımızda yukaridaki gibi düşünenler var olduğunu gözlemliyorsak mutlaka Okulumuzdaki rehber öğretmene özel olarak söylemeli ve rehber öğretmenimizin  öğrenci ile konuşarak intihar eğilimi olup olmadığı incelemesi yapmalı ve gewrekirse ailesiyle iletişime geçmelidir.Gelecek yüzyılın en büyük sorunları intihar olacağını düşünüyorum ,bunun için tüm rehber öğretmenler  intiharla başa çıkma yollarıyla ilgili seminer almaları gerekmektedir.
  • Kaynak:https://www.cocukvegenc.com/intihari-dusunmek/
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol