""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

ALA SURESİ (87)

87. A'lâ Sûresi (Yüce Allah en yüceler yücesidir)demektir.Secdede tüm müminler bu yüzden (Sübhâne Rabbiye’l A’lâ” deriz),Bir hadisi şerifte,Rükü ve secdede yalnıza Yüce Allahı tespih edilen ayet ve duaların söylenebileciği buyrulmuştur,)
A’lâ, “en yüce” demek olup sûre Mekke döneminde nâzil olmuştur. 19 âyettir. Adını ilk âyetindeki aynı ifadeden almıştır.
Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla
1-2-3-4-5. Rabbinin yüce adını tesbih et (“Sübhâne Rabbiye’l A’lâ” de). O (her şeyi) yaratıp düzenine koyan (her şeyi) takdir ed(ip yarat)an ve ona göre de uygun yolu (ilham edip) gösteren,[1] (yemyeşil) otlağı çıkaran, sonra da onu, kararmış/siyahımsı çer çöp haline çevirendir.[2]
6-7. (Resûlüm!) Sana (Kur’an’ı) okutacağız; artık sen asla unutmayacaksın. Yalnız Allah’ın (Geçmiş peygamberlere indirilip sonra nesh ettiği ayetlerden bir kısmı veya Diğer peygamberlere indirip sana indirmediği ayetlerden (3)) dilediği başka. Çünkü O, açığı da bilir, gizliyi de.
8. Seni en kolay olana muvaffak kılacağız.
9. O halde sen öğüt (ve hatırlatmak)ya fayda verirse, diye öğüt verme (ve hatırlatma işi)ne devam et.
10. (Allah’a) saygısı olan, öğüt alacak (emrine uygun yaşayacak)tır.
11-12-13. Âsî/kötü olan kimse de ondan kaçınacak ama o en büyük ateşe girecektir. Sonra orada o, ne ölecek ne de yaşayacaktır. [krş. 4/56; 20/74; 25/14]
14-15. Doğrusu, hem (günahlardan) temizlenen hem de Rabbinin adını (tesbih, tehlil ve tekbirle) anıp namaz kılan mutluluğa/kurtuluşa ermiştir.
(Bu iki âyette sırasıyla amellerin üç derecesi ve böylece mutluluk formülü verilmektedir.)
16-17. Fakat! (Ey gafiller!) Siz, (geçici) dünya hayatını üstün tutuyorsunuz. Âhiret ise, hem daha hayırlı hem de devamlı (ve sonsuz)dur.
18-19. Muhakkak ki bu (öğütler)[3] evvelki sahîfelerde, İbrahim ve Musa’nın sahîfelerinde de vardır. [krş. 53/36-37]

[1] Her şeyin bir kaderi olduğuna dair bk. 25/2; 54/49.
[2] Âyetteki “ğusâ” kelimesi, sel köpüğü anlamına da gelmektedir. O zaman tercüme şöyle olur: “Sonra da onu (otlağı) siyahımsı bir sel köpüğü haline çevirendir.” Belki uzun zaman sonra bunlar yer altında petrol ve kömür haline gelmiş olabilir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol