Haccın Geçerlilik Şartları
C) GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Haccın geçerli yani sahih olabilmesi için üç şartın bulunması gerekir. Bu
şartlar; a) Hac yapmak niyetiyle ihrama girmek, b) Özel vakit, c) Özel mekândır.
a) İHRAM
İhram sözlükte "haram etmek, kendini mahrum bırakmak" anlamına
geldiği gibi, "tâzim edilmesi gereken zamana veya mekâna girmek ve bunlara
saygı duymak" anlamına da gelir. İhram ilmihal dilinde hac veya umre
yapmaya niyet eden kişinin, diğer zamanlarda mubah olan bazı fiil ve davranışları
belirli bir süre boyunca yani hac veya umrenin rükünlerini tamamlayıncaya
kadar kendi nefsine haram kılması anlamındadır. Namaza başlama
tekbiri anlamına gelen tahrîme ile ihram kelimeleri aynı kökten türemiş
ve anlamları birbirine çok yakın iki kelime olduğu gibi, ait oldukları
ibadetteki fonksiyonları da birbirine çok yakındır. Hatta ihram için mecazen
'haccın başlama tekbiri' demek mümkündür.
Normal zamanda helâl olan bazı fiiller ihramlı için yasak hale gelir. Kılık-
kıyafet, cinsel hayat ve avlanmak gibi hususlarla ilgili olmak üzere gruplandırılabilecek
bu yasakların ihlâli, yasağın çeşidine ve ihlâl biçimine göre
değişen cezaları gerektirir. Bu cezalar kurban kesmek, sadaka vermek, bedelini
ödemek ve oruç tutmaktan ibarettir.
Bu yasaklar niyet ve telbiye anından itibaren başlar ki, zaten niyet ve
telbiye ihramın rüknüdür. Bu bakımdan hac ve umreye niyet edip telbiye
yapmaya "ihrama girmek", ihrama giren kişiye "muhrim" (ihramlı) denir.
İhram giymek ise hac törenlerinin ifası sırasında giyilmek üzere yün, pamuk
veya ketenden hazırlanmış beyaz renkli giysiyi (ihramlık) giymek anlamındadır.
aa) İhramın Rükünleri
Hanefî mezhebinde ihramın, niyet ve telbiye olmak üzere iki rüknü vardır.
Bunlardan birini terkeden kimse ihrama girmiş olmaz. Diğer üç mezhebe
göre ise ihrama girmiş olmak için sadece niyet yeterlidir.
1. Niyet. Niyet hac veya umre yapmaya karar vermek ve hangisini yapacaksa
onu belirlemekle olur. Niyeti dil ile ifade etmek de müstehaptır.
Bir kimse Kâbe'yi ve civarındaki kutsal yerleri ziyaret maksadıyla ihrama
girdiği esnada, hacca mı yoksa umreye mi yahut ikisine birden mi
niyet ettiğini, kalbi ve dili ile tayin etmese bile Hanefîler'e göre bu kişinin
ihramı sahih olur. Bu durumdaki bir kimsenin tavafa başlamadan önce yapacağı
ibadetin hac mı yoksa umre mi olduğunu belirlemesi yeterlidir. Şayet
bu belirlemeyi yapmadan tavafa başlayacak olursa umre için ihrama girmiş
olur. Tavaf yapmadan doğruca Arafat'a çıkıp vakfe yapacak olursa bu ihramı
hac için olur ve yaptığı hac da ifrad haccı olur.
Şâfiî mezhebinde ise bu durumda, hac ve umre ile ilgili menâsikten herhangi
birine, meselâ tavafa başlamadan önce niyetteki belirsizliğin giderilmiş
olması gerekir. Aksi halde yapılan törenler hac veya umre olarak değer
kazanmaz. Çünkü bir ibadet ancak niyetle yapılabilir.
2. Telbiye. Telbiye ibadete başlama anını temsilen belli sözlerin söylenmesinden
ibarettir. Telbiye namazdaki iftitah tekbiri mesabesindedir; bu
bakımdan namazdaki tekbir ifadesi (Allahüekber) yerine bunda telbiye sözleri
söylenir.
Telbiye;
"Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk.
İnne'l-hamde ve'n-ni‘mete leke ve'l-mülke, lâ şerîke lek" sözlerini söylemekten
ibarettir (Anlamı: Davetine sözüm ve özümle geldim Allahım,
emrin baş üstüne. Davetine sözüm ve özümle geldim ey ortaksız olan sen!
Emrin baş üstüne. Hamd senin, nimet senin, mülk de senin. Yoktur senin
ortağın).
Telbiyeyi ihrama girerken bir defa söylemek farz, zaman zaman yüksek
sesle tekrarlamak ise sünnettir. Kadınlar gerek telbiye gerekse diğer dua,
zikir ve tesbihlerde seslerini fazla yükseltmezler.
İhrama Girme Zamanı. Hac ayları girmeden hac menâsikinden hiçbiri
yapılamaz. Ancak Hanefî ve Mâlikîler'e göre, mekruh olmakla birlikte henüz
hac ayları başlamadan ihrama girmek câizdir. Çünkü onlara göre ihram,
haccın rüknü değil sıhhat şartıdır. Diğer ibadetlerde olduğu gibi şartın yerine
getirilmesi için vaktin girmesi gerekmez.
Şâfiî mezhebinde ise ihram şart değil, rükün sayıldığı için hac aylarından
önce, hac için ihrama girilemez. Hac aylarından önce ihrama girildiği takdirde,
bu ihram umre ihramı olarak geçerli olur.
Umre yapmanın özel bir vakti olmadığından umre için her zaman ihrama
girilebilir.
İhrama Girme Yerleri. Kur'ân-ı Kerîm'de Kâbe'ye "el-beytü'l-harâm"
(el-Mâide 5/2), onu çevreleyen mescide "el-mescidü'l-harâm" (el-İsrâ 17/1)
denildiği gibi, bu mescidin içinde bulunduğu Mekke şehri de "harem" (el-
Kasas 28/57; el-Ankebût 29/67) yani "saygıya lâyık" sözüyle vasıflandırılmıştır.
Saygı gösterilmesi gereken bu kutsal mekânları sırasıyla "Harem",
"Hil" ve "Âfâk" denilen, sınırları belirli ve özel fıkhî hükümleri olan bölgeler
kuşatır. Böylece Kâbe'nin etrafını iç içe kuşatan yerler, sırasıyla Harem, Hil
ve Âfâk olarak, hükümleri farklı üç bölgeye ayrıldığı gibi hac veya umre
yapan kimseler de bulundukları bölgelere göre Âfâky, Hillî (veya Mîkatî) ve
Mekkî olmak üzere üç sınıfa ayrılır.
Harem Bölgesi. Mekke ile etrafında, bitkileri koparılmamak ve av hayvanlarına
zarar verilmemek üzere belirli sınırlar içindeki emniyetli bölgedir.
Bu bölgede oturanlara Mekkî (Mekkeli) denir. Harem bölgelerinin sınırlarını
Cibrîl'in rehberliğiyle Hz. İbrâhim belirlemiş, sınırları gösteren işaretler daha
sonra Hz. Peygamber tarafından yenilenmiştir. Bu sınırlar Kâbe'ye eşit
uzaklıkta değildir. En yakını, Mekke'ye 8 km. mesafede Medine istikametinde
"Ten‘îm"; en uzak olanları ise Tâif yönünde "Ci‘râne" (Şi‘bü Âl-i Abdullah)
ve Cidde istikametinde Hudeybiye yakınlarında "Aşâir"dir. Diğerleri ise,
Irak yolu üzerinde "Seniyyetülcebel", Yemen yolu üzerinde "Edâtü Libn"
(Hüseyniye) ve Arafat sınırında "Batn-ı Nemîre"dir.
Mekkeliler hac için Harem bölgesi sınırları içinde; umre için ise Hil bölgesine
çıkarak meselâ Ten‘îm veya Arafat gibi Harem bölgesi dışındaki bir
yerde ihrama girerler. Hac ve umre yapıp ihramdan çıkmış olan Harem bölgesindeki
Mekkeli olmayan kişiler (Âfâky ve Mîkatî olanlar), umre yapıp ihramdan
çıktıktan sonra, yeniden ihrama girmek istediklerinde, aynı hükme
uyarlar. Onlar da hac için Harem bölgesinde, Umre için ise Harem bölgesi
dışına çıkarak meselâ Ten‘îm veya Arafat gibi bir yere gidip ihrama girmek
durumundadır.
Hil Bölgesi. Hil bölgesi, Harem bölgesi ile Mîkat yerleri arasındaki yerlerdir.
Bu bölgede ikamet edenlere Mîkatî veya Hillî denir. Hillî, Hil bölge
sinde yaşayan kişi anlamındadır. Mîkatîler gerek hac gerek umre için Harem
bölgesine girmeden bulundukları Hil bölgesinde ihrama girerler.
Âfâk Bölgesi. Harem ve Hil bölgelerinin dışında kalan yerlere Âfâk denir.
Hil bölgesi dışından doğrudan Mekke'ye veya Harem bölgesine gelenlerin
ihramsız geçmemeleri gereken beş nokta, Hz. Peygamber tarafından
belirlenmiştir. Bunlardan her birine "mîkat", bu noktaların sınırladığı ve Hil
bölgesi dışında kalan yerlere de "Âfâk" ve bu yerlerde yaşayan insanlara da
Âfâky denir ki uzaklardan gelen anlamındadır.
Mekke’ye veya Harem bölgesine gelenlerin ihramsız geçmemeleri gereken
bu beş yer şunlardır:
1. Zülhuleyfe. Mekke'ye Medine üzerinden gelenlerin mîkatıdır. Medine'ye
yaklaşık 10 km., Mekke'ye 450 km. mesafededir. Mekke'ye en uzak
mîkat budur. Hz. Peygamber Vedâ haccında, halen Âbâr-ı Ali denilen bu
mîkatta ihrama girmiştir.
2. Cuhfe. Mısır ve Suriye istikametinden gelenlerin mîkatıdır. Mekke'ye
yaklaşık 187 km. uzaklıktadır.
3. Zâtüırk. lrak yönünden gelenlerin mîkatıdır. Mekke'ye uzaklığı yaklaşık
94 kilometredir.
4. Karnülmenâzil. Necid ve Küveyt yönünden gelenlerin mîkatı olup,
Mekke'ye yaklaşık 96 kilometredir.
5. Yelemlem. Yemen ve Hindistan tarafından gelenlerin mîkatı olup,
Mekke'ye yaklaşık 54 km. mesafededir. Mekke'ye en yakın mîkat budur.
Süveyş yönünden Kızıldeniz yolu ile gelenler, Cuhfe yakınında Râbığ hizasında
ihrama girerler. Hava yolu ile Cidde'ye gelenler ise, geldikleri istikametteki
mîkatın hizasını geçmeden, niyet ve telbiye yaparak ihrama girerler.
Uzaklardan gelenler (Âfâkyler), gerek hac gerek umre için, yolları üzerindeki
bir mîkatta ihrama girerler. Eğer yol üzerinde mîkat yoksa, en son,
kendilerine en yakın mîkatın hizasını geçmeden ihrama girmelidirler.
Mîkattan önce ihrama girmek câiz, hatta Hanefîler'e göre, ihram hükümlerine
uyabileceği konusunda kendine güvenenler için daha da faziletlidir.
Diğer üç mezhepte ise ihrama mîkat sınırında girmek sünnete uygun olduğu
için daha faziletlidir.
Harem Bölgesine İhramsız Girmek
Hanefî ve Mâlikîler'e göre, her ne maksatla olursa olsun doğrudan Harem
bölgesine, meselâ Mekke'ye gidecek olan Âfâkyler’in, mîkat sınırını
geçmeden ihrama girmeleri gerekir. Çünkü ihram, bu kutsal bölgeye saygı
için vâcip kılınmıştır. Bu konuda hac ve umre için gelenler ile ticaret, ziyaret
veya tedavi gibi başka maksatlar için gelenler arasında fark yoktur. Bunlar,
hac veya umre yaptıktan sonra ihramdan çıkarlar. Herhangi bir sebeple
mîkat sınırları dışında bulunan Hil ve Harem bölgeleri halkı da doğrudan
Harem bölgesine meselâ Mekke’ye girme konusunda aynı hükme tâbidir.
Şâfiî mezhebinde ise, hac ve umre kastı olmadıkça uzaklardan gelenlerin
(Âfâky) Harem bölgesine ihramsız girmeleri vâcip değil, müstehaptır.
Hil bölgesi halkı hac veya umre yapmayacakları zaman, Harem bölgesine
ihramsız girip çıkabilirler. Harem bölgesinde bulunan kimseler ister Mekkeli
isterse uzaklardan gelenlerden olsun, Hil bölgesine, -meselâ Cidde'ye-
gittiklerinde, Harem bölgesine ihramsız dönebilirler. Doğrudan Harem bölgesine
gitme kastı olmaksızın Hil bölgesindeki herhangi bir yere meselâ Cidde'ye
gidecek olan Âfâkyler’in, mîkat sınırını ihramlı geçmeleri gerekmez.
Bunlar, daha sonra Harem bölgesine, meselâ Mekke'ye gitmek isterlerse, Hil
bölgesinde oturanların hükmüne tâbi olurlar. Hac veya umre yapacaklarsa,
Harem sınırını geçmeden ihrama girerler. Hac veya umre kastı yoksa Harem
bölgesine ihramsız girerler ve isterlerse Kâbe'yi ihramsız tavaf ederler.
Medine ziyaretini hacdan önce yapmak üzere mîkat sınırını ihramsız geçenler,
Cidde'ye indikten sonra herhangi bir sebeple önce Mekke'ye gitmek
zorunda kalırlarsa, Cidde'de -Harem bölgesi sınırını geçmeden- ihrama girerler.
bb) İhramın Vâcipleri
1. Mîkat sınırını ihramsız geçmemek.
Uzaklardan gelip doğrudan Harem bölgesine gidecek olan Âfâkyler,
mîkat sınırını ihramsız geçerlerse cezâ (dem) gerekir. Ancak, mîkatı ihrama
girmeden geçen kimse, henüz hac veya umre menâsikinden herhangi birine,
meselâ kudüm veya umre tavafına başlamadan mîkata dönüp orada ihrama
girerse ceza düşer. Bu kişinin, ihramsız geçtiği mîkat sınırı yerine; bulunduğu
yere daha yakın bir mîkata gidip orada ihrama girmesi mümkündür.
Mîkatı ihramsız geçtikten sonra, hac veya umre menâsikinden birine başlanmışsa
artık mîkata dönülse bile ceza düşmez.
2. İhram yasaklarından sakınmak.
Aşağıda ayrıntıyla açıklanacağı üzere, ihrama giren kimsenin ihram süresince
davranışlarını haccın anlam ve amacıyla da bütünlük sağlayacak
şekilde kontrol altında tutması ve belirli yasaklara uyması gerekir.