""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

Haccın Geçerlilik Şartları

C) GEÇERLİLİK ŞARTLARI 
Haccın geçerli yani sahih olabilmesi için üç şartın bulunması gerekir. Bu 
şartlar; a) Hac yapmak niyetiyle ihrama girmek, b) Özel vakit, c) Özel mekândır. 
a) İHRAM 
İhram sözlükte "haram etmek, kendini mahrum bırakmak" anlamına 
geldiği gibi, "tâzim edilmesi gereken zamana veya mekâna girmek ve bunlara 
saygı duymak" anlamına da gelir. İhram ilmihal dilinde hac veya umre 
yapmaya niyet eden kişinin, diğer zamanlarda mubah olan bazı fiil ve davranışları 
belirli bir süre boyunca yani hac veya umrenin rükünlerini tamamlayıncaya 
kadar kendi nefsine haram kılması anlamındadır. Namaza başlama 
tekbiri anlamına gelen tahrîme ile ihram kelimeleri aynı kökten türemiş 
ve anlamları birbirine çok yakın iki kelime olduğu gibi, ait oldukları 
ibadetteki fonksiyonları da birbirine çok yakındır. Hatta ihram için mecazen 
'haccın başlama tekbiri' demek mümkündür. 
Normal zamanda helâl olan bazı fiiller ihramlı için yasak hale gelir. Kılık-
kıyafet, cinsel hayat ve avlanmak gibi hususlarla ilgili olmak üzere gruplandırılabilecek 
bu yasakların ihlâli, yasağın çeşidine ve ihlâl biçimine göre 
değişen cezaları gerektirir. Bu cezalar kurban kesmek, sadaka vermek, bedelini 
ödemek ve oruç tutmaktan ibarettir. 
Bu yasaklar niyet ve telbiye anından itibaren başlar ki, zaten niyet ve 
telbiye ihramın rüknüdür. Bu bakımdan hac ve umreye niyet edip telbiye 
yapmaya "ihrama girmek", ihrama giren kişiye "muhrim" (ihramlı) denir. 
İhram giymek ise hac törenlerinin ifası sırasında giyilmek üzere yün, pamuk 
veya ketenden hazırlanmış beyaz renkli giysiyi (ihramlık) giymek anlamındadır. 
aa) İhramın Rükünleri 
Hanefî mezhebinde ihramın, niyet ve telbiye olmak üzere iki rüknü vardır. 
Bunlardan birini terkeden kimse ihrama girmiş olmaz. Diğer üç mezhebe 
göre ise ihrama girmiş olmak için sadece niyet yeterlidir. 
1. Niyet. Niyet hac veya umre yapmaya karar vermek ve hangisini yapacaksa 
onu belirlemekle olur. Niyeti dil ile ifade etmek de müstehaptır. 
Bir kimse Kâbe'yi ve civarındaki kutsal yerleri ziyaret maksadıyla ihrama 
girdiği esnada, hacca mı yoksa umreye mi yahut ikisine birden mi 
niyet ettiğini, kalbi ve dili ile tayin etmese bile Hanefîler'e göre bu kişinin 
ihramı sahih olur. Bu durumdaki bir kimsenin tavafa başlamadan önce yapacağı 
ibadetin hac mı yoksa umre mi olduğunu belirlemesi yeterlidir. Şayet 
bu belirlemeyi yapmadan tavafa başlayacak olursa umre için ihrama girmiş 
olur. Tavaf yapmadan doğruca Arafat'a çıkıp vakfe yapacak olursa bu ihramı 
hac için olur ve yaptığı hac da ifrad haccı olur. 
Şâfiî mezhebinde ise bu durumda, hac ve umre ile ilgili menâsikten herhangi 
birine, meselâ tavafa başlamadan önce niyetteki belirsizliğin giderilmiş 
olması gerekir. Aksi halde yapılan törenler hac veya umre olarak değer 
kazanmaz. Çünkü bir ibadet ancak niyetle yapılabilir. 
2. Telbiye. Telbiye ibadete başlama anını temsilen belli sözlerin söylenmesinden 
ibarettir. Telbiye namazdaki iftitah tekbiri mesabesindedir; bu 
bakımdan namazdaki tekbir ifadesi (Allahüekber) yerine bunda telbiye sözleri 
söylenir. 
Telbiye; 
"Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. 
İnne'l-hamde ve'n-ni‘mete leke ve'l-mülke, lâ şerîke lek" sözlerini söylemekten 
ibarettir (Anlamı: Davetine sözüm ve özümle geldim Allahım, 
emrin baş üstüne. Davetine sözüm ve özümle geldim ey ortaksız olan sen! 
Emrin baş üstüne. Hamd senin, nimet senin, mülk de senin. Yoktur senin 
ortağın). 
Telbiyeyi ihrama girerken bir defa söylemek farz, zaman zaman yüksek 
sesle tekrarlamak ise sünnettir. Kadınlar gerek telbiye gerekse diğer dua, 
zikir ve tesbihlerde seslerini fazla yükseltmezler. 
İhrama Girme Zamanı. Hac ayları girmeden hac menâsikinden hiçbiri 
yapılamaz. Ancak Hanefî ve Mâlikîler'e göre, mekruh olmakla birlikte henüz 
hac ayları başlamadan ihrama girmek câizdir. Çünkü onlara göre ihram, 
haccın rüknü değil sıhhat şartıdır. Diğer ibadetlerde olduğu gibi şartın yerine 
getirilmesi için vaktin girmesi gerekmez. 
Şâfiî mezhebinde ise ihram şart değil, rükün sayıldığı için hac aylarından 
önce, hac için ihrama girilemez. Hac aylarından önce ihrama girildiği takdirde, 
bu ihram umre ihramı olarak geçerli olur. 
Umre yapmanın özel bir vakti olmadığından umre için her zaman ihrama 
girilebilir. 
İhrama Girme Yerleri. Kur'ân-ı Kerîm'de Kâbe'ye "el-beytü'l-harâm" 
(el-Mâide 5/2), onu çevreleyen mescide "el-mescidü'l-harâm" (el-İsrâ 17/1) 
denildiği gibi, bu mescidin içinde bulunduğu Mekke şehri de "harem" (el-
Kasas 28/57; el-Ankebût 29/67) yani "saygıya lâyık" sözüyle vasıflandırılmıştır. 
Saygı gösterilmesi gereken bu kutsal mekânları sırasıyla "Harem", 
"Hil" ve "Âfâk" denilen, sınırları belirli ve özel fıkhî hükümleri olan bölgeler 
kuşatır. Böylece Kâbe'nin etrafını iç içe kuşatan yerler, sırasıyla Harem, Hil 
ve Âfâk olarak, hükümleri farklı üç bölgeye ayrıldığı gibi hac veya umre 
yapan kimseler de bulundukları bölgelere göre Âfâky, Hillî (veya Mîkatî) ve 
Mekkî olmak üzere üç sınıfa ayrılır. 
Harem Bölgesi. Mekke ile etrafında, bitkileri koparılmamak ve av hayvanlarına 
zarar verilmemek üzere belirli sınırlar içindeki emniyetli bölgedir. 
Bu bölgede oturanlara Mekkî (Mekkeli) denir. Harem bölgelerinin sınırlarını 
Cibrîl'in rehberliğiyle Hz. İbrâhim belirlemiş, sınırları gösteren işaretler daha 
sonra Hz. Peygamber tarafından yenilenmiştir. Bu sınırlar Kâbe'ye eşit 
uzaklıkta değildir. En yakını, Mekke'ye 8 km. mesafede Medine istikametinde 
"Ten‘îm"; en uzak olanları ise Tâif yönünde "Ci‘râne" (Şi‘bü Âl-i Abdullah) 
ve Cidde istikametinde Hudeybiye yakınlarında "Aşâir"dir. Diğerleri ise, 
Irak yolu üzerinde "Seniyyetülcebel", Yemen yolu üzerinde "Edâtü Libn" 
(Hüseyniye) ve Arafat sınırında "Batn-ı Nemîre"dir. 
Mekkeliler hac için Harem bölgesi sınırları içinde; umre için ise Hil bölgesine 
çıkarak meselâ Ten‘îm veya Arafat gibi Harem bölgesi dışındaki bir 
yerde ihrama girerler. Hac ve umre yapıp ihramdan çıkmış olan Harem bölgesindeki 
Mekkeli olmayan kişiler (Âfâky ve Mîkatî olanlar), umre yapıp ihramdan 
çıktıktan sonra, yeniden ihrama girmek istediklerinde, aynı hükme 
uyarlar. Onlar da hac için Harem bölgesinde, Umre için ise Harem bölgesi 
dışına çıkarak meselâ Ten‘îm veya Arafat gibi bir yere gidip ihrama girmek 
durumundadır. 
Hil Bölgesi. Hil bölgesi, Harem bölgesi ile Mîkat yerleri arasındaki yerlerdir. 
Bu bölgede ikamet edenlere Mîkatî veya Hillî denir. Hillî, Hil bölge
sinde yaşayan kişi anlamındadır. Mîkatîler gerek hac gerek umre için Harem 
bölgesine girmeden bulundukları Hil bölgesinde ihrama girerler. 
Âfâk Bölgesi. Harem ve Hil bölgelerinin dışında kalan yerlere Âfâk denir. 
Hil bölgesi dışından doğrudan Mekke'ye veya Harem bölgesine gelenlerin 
ihramsız geçmemeleri gereken beş nokta, Hz. Peygamber tarafından 
belirlenmiştir. Bunlardan her birine "mîkat", bu noktaların sınırladığı ve Hil 
bölgesi dışında kalan yerlere de "Âfâk" ve bu yerlerde yaşayan insanlara da 
Âfâky denir ki uzaklardan gelen anlamındadır. 
Mekke’ye veya Harem bölgesine gelenlerin ihramsız geçmemeleri gereken 
bu beş yer şunlardır: 
1. Zülhuleyfe. Mekke'ye Medine üzerinden gelenlerin mîkatıdır. Medine'ye 
yaklaşık 10 km., Mekke'ye 450 km. mesafededir. Mekke'ye en uzak 
mîkat budur. Hz. Peygamber Vedâ haccında, halen Âbâr-ı Ali denilen bu 
mîkatta ihrama girmiştir. 
2. Cuhfe. Mısır ve Suriye istikametinden gelenlerin mîkatıdır. Mekke'ye 
yaklaşık 187 km. uzaklıktadır. 
3. Zâtüırk. lrak yönünden gelenlerin mîkatıdır. Mekke'ye uzaklığı yaklaşık 
94 kilometredir. 
4. Karnülmenâzil. Necid ve Küveyt yönünden gelenlerin mîkatı olup, 
Mekke'ye yaklaşık 96 kilometredir. 
5. Yelemlem. Yemen ve Hindistan tarafından gelenlerin mîkatı olup, 
Mekke'ye yaklaşık 54 km. mesafededir. Mekke'ye en yakın mîkat budur. 
Süveyş yönünden Kızıldeniz yolu ile gelenler, Cuhfe yakınında Râbığ hizasında 
ihrama girerler. Hava yolu ile Cidde'ye gelenler ise, geldikleri istikametteki 
mîkatın hizasını geçmeden, niyet ve telbiye yaparak ihrama girerler. 
Uzaklardan gelenler (Âfâkyler), gerek hac gerek umre için, yolları üzerindeki 
bir mîkatta ihrama girerler. Eğer yol üzerinde mîkat yoksa, en son, 
kendilerine en yakın mîkatın hizasını geçmeden ihrama girmelidirler. 
Mîkattan önce ihrama girmek câiz, hatta Hanefîler'e göre, ihram hükümlerine 
uyabileceği konusunda kendine güvenenler için daha da faziletlidir. 
Diğer üç mezhepte ise ihrama mîkat sınırında girmek sünnete uygun olduğu 
için daha faziletlidir. 
Harem Bölgesine İhramsız Girmek 
Hanefî ve Mâlikîler'e göre, her ne maksatla olursa olsun doğrudan Harem 
bölgesine, meselâ Mekke'ye gidecek olan Âfâkyler’in, mîkat sınırını 
geçmeden ihrama girmeleri gerekir. Çünkü ihram, bu kutsal bölgeye saygı 
için vâcip kılınmıştır. Bu konuda hac ve umre için gelenler ile ticaret, ziyaret 
veya tedavi gibi başka maksatlar için gelenler arasında fark yoktur. Bunlar, 
hac veya umre yaptıktan sonra ihramdan çıkarlar. Herhangi bir sebeple 
mîkat sınırları dışında bulunan Hil ve Harem bölgeleri halkı da doğrudan 
Harem bölgesine meselâ Mekke’ye girme konusunda aynı hükme tâbidir. 
Şâfiî mezhebinde ise, hac ve umre kastı olmadıkça uzaklardan gelenlerin 
(Âfâky) Harem bölgesine ihramsız girmeleri vâcip değil, müstehaptır. 
Hil bölgesi halkı hac veya umre yapmayacakları zaman, Harem bölgesine 
ihramsız girip çıkabilirler. Harem bölgesinde bulunan kimseler ister Mekkeli 
isterse uzaklardan gelenlerden olsun, Hil bölgesine, -meselâ Cidde'ye-
gittiklerinde, Harem bölgesine ihramsız dönebilirler. Doğrudan Harem bölgesine 
gitme kastı olmaksızın Hil bölgesindeki herhangi bir yere meselâ Cidde'ye 
gidecek olan Âfâkyler’in, mîkat sınırını ihramlı geçmeleri gerekmez. 
Bunlar, daha sonra Harem bölgesine, meselâ Mekke'ye gitmek isterlerse, Hil 
bölgesinde oturanların hükmüne tâbi olurlar. Hac veya umre yapacaklarsa, 
Harem sınırını geçmeden ihrama girerler. Hac veya umre kastı yoksa Harem 
bölgesine ihramsız girerler ve isterlerse Kâbe'yi ihramsız tavaf ederler. 
Medine ziyaretini hacdan önce yapmak üzere mîkat sınırını ihramsız geçenler, 
Cidde'ye indikten sonra herhangi bir sebeple önce Mekke'ye gitmek 
zorunda kalırlarsa, Cidde'de -Harem bölgesi sınırını geçmeden- ihrama girerler. 
bb) İhramın Vâcipleri 
1. Mîkat sınırını ihramsız geçmemek. 
Uzaklardan gelip doğrudan Harem bölgesine gidecek olan Âfâkyler, 
mîkat sınırını ihramsız geçerlerse cezâ (dem) gerekir. Ancak, mîkatı ihrama 
girmeden geçen kimse, henüz hac veya umre menâsikinden herhangi birine, 
meselâ kudüm veya umre tavafına başlamadan mîkata dönüp orada ihrama 
girerse ceza düşer. Bu kişinin, ihramsız geçtiği mîkat sınırı yerine; bulunduğu 
yere daha yakın bir mîkata gidip orada ihrama girmesi mümkündür. 
Mîkatı ihramsız geçtikten sonra, hac veya umre menâsikinden birine başlanmışsa 
artık mîkata dönülse bile ceza düşmez. 
2. İhram yasaklarından sakınmak. 
Aşağıda ayrıntıyla açıklanacağı üzere, ihrama giren kimsenin ihram süresince 
davranışlarını haccın anlam ve amacıyla da bütünlük sağlayacak 
şekilde kontrol altında tutması ve belirli yasaklara uyması gerekir. 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol