""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

Haccın Yükümlülük Sartalrı

            HACCIN ŞARTLARI

A) YÜKÜMLÜLÜK ŞARTLARI


Hac ibadetiyle yükümlü olmak için genel olarak bütün yükümlülükler de

öngörülen Müslümanlık, akıl ve bulûğşartı yanında, ayrıca hac yapmaya

bedenî ve malî imkânların yeterli olması da şarttır. Beden ve malî imkânın

yeterli düzeyde bulunmasına literatürde, yapabilme, güç yetirebilme anlamında

istitâat denilir.


Ayrıca kişinin hac ile yükümlü sayılabilmesi ve hac yükümlülüğünün

zimmetinde borç olarak sabit olabilmesi için belirtilen dört şarta ilâve olarak,

bu farîzayı yerine getirecek vakte erişmiş olması da gerekir. Belirtilen tüm

şartları taşıdığı halde, bu tarihten itibaren haccı ifaya elverişli zaman bulamadan

yani hac mevsimine erişemeden ölen kişi hac ile yükümlü olmadan

ölmüş kabul edilir.


İstitâat, teknik ifadesiyle söylenecek olursa, haccın vücûb şartıdır. Hac,

sadece Kâbe ve civarında belirli günlerde eda edilen bir ibadet olduğu için

hac yükümlülüğü bedenî ve malî imkânların yeterli olması

şartına bağlanmıştır.

İslâm dini, diğer mükellefiyetlerde olduğu gibi, hac ibadetinde de

mükellefin durumunu dikkate almış ve ona güç ve imkânlarının üzerinde bir

yük yüklememiştir.


Hac yükümlülüğü için istitâatın şart olduğu konusunda mezhepler arasında

görüş birliği olmakla beraber istitâatin ne anlama geldiği konusunda

bir birlik yoktur. Mezhep imamları ve müntesipleri, âyette geçen istitâat

kavramını farklı

şekillerde anladıkları için aralarında, haccın yükümlülük ve

eda şartlarının tesbitinde bazı farklılıklar doğmuş, bu bakımdan bir kısmının

yükümlülük şartı olarak kabul ettiği bir şey diğerinde eda şartı olmuştur.


İstitâat denilen yapabilme güç ve imkânı, hac yolculuğuna çıkacak kişinin

gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin

geçimlerini sosyal seviyelerine uygun olarak sağlayacak malî güce ve

hac için yeterli zamana ve malî güce sahip olması anlamına gelmektedir.


B) EDA ŞARTLARI


Haccın edasının, yani hac yükümlüsü tarafından bizzat ifa edilmesinin

farz olması için bulunması gereken şartlara 'haccın edasının şartları' denir.

Bu şartlar genel hatlarıyla şunlardır:


a) Sağlıklı Olmak. Ebû Hanîfe ve Mâlik, sağlıklı olmayı hac yükümlüsü

olmanın şartı olarak gördüklerinden bunlara göre sağlıklı olmayan kimseler

hac yapmakla mükellef değildir; dolayısıyla yerlerine vekil göndermeleri

de gerekmez.


Hanefî imamlardan Ebû Yûsuf ve Muhammed ile Şâfiî ve Hanbelî hukukçularına

göre ise, yukarıda belirtilen yükümlülük şartlarının gerçekleşmesi

halinde, fiilen haccetmeye engel teşkil eden bir hastalık veya sakatlığı

bulunanlar, yerlerine vekil göndermeli veya bunu vasiyet etmelidirler. Fiilen

hac etmeye engel hastalık ve sakatlıklar arasında, genel olarak, körlük, kötürümlük

ve hac yolculuğuna dayanamayacak derecede hastalık veya yaşlılık

durumları gösterilmiştir.


b) Yol Güvenliği. Hanefî ve Hanbelî mezheplerinde fetvaya esas olan

görüşe göre yol güvenliğinin bulunması haccın edasının şartlarındandır.

Mâlikî ve Şâfiîler ise, istitâat kavramına getirdikleri açıklama doğrultusunda,

bunu yükümlülük şartları arasında saymışlardır.


c) Ârızî Bir Engelin Bulunmaması. Tutukluluk veya yurt dışına çıkma

yasağı gibi yolculuğa çıkmayı engelleyen bir durumun hac mevsimine

denk gelmesi halinde eda yükümlülüğü gerçekleşmez.


d) Kadınlara Özel İki Şart. Haccın edasıyla doğrudan ilgisi bulunmamakla

birlikte, kadınlara ilişkin başka hükümlerin sonucu olarak söz konusu

edilen iki şart daha bulunmaktadır.


Bunlardan birincisi, kadınların tek başlarına uzun mesafeli yolculuklara

çıkma yasağından kaynaklanan "yanlarında eşlerinin veya bir mahremlerinin

bulunması" şartıdır. Hanefî mezhebine göre, haccedebilmek için seferîlik

hükümlerinin uygulanacağı bir mesafeyi katetmek durumunda olan kadınlar

tek başlarına hac yolculuğuna çıkamazlar.


Şâfiî mezhebinde ise katedilecek mesafeden ziyade yol emniyeti ve kadınların

güvenliği esas alındığından koca veya başka bir mahremin bulunması

şart koşulmamış, bunun yerine kadınların bunu sağlayacak şekilde

-ağırlıklı görüşe göre üç kadının yer aldığı- bir grup oluşturmaları yeterli

görülmüştür. Bununla birlikte iki kadının hatta kendini güvenlik içinde hissediyorsa

bir kadının -sadece- farz olan hac görevini yerine getirmek için tek

başına yola çıkması câiz görülmüştür. Mâlikî mezhebine göre ise, kocası

veya bir mahremi bulunmayan yahut ücretle bile olsa kendisiyle birlikte

hacca gelmeyen bir kadın, güvenli bir kafile ile birlikte, bu kafilede başka

kadınların bulunup bulunmaması dikkate alınmaksızın hac yolculuğuna

çıkabilir.


İkinci şart ise sadece boşanma iddeti veya vefat iddeti beklemekte olan

kadınlara ilişkin olup, "beklemeleri gereken süreyi tamamlamış olmaları"dır.

Hanefî mezhebine göre eda şartı olan bu durum diğer mezheplere göre yükümlülük

şartıdır.


Eda şartlarını taşıyan kimselerin bizzat hac yapmaları, bu şartlardan

herhangi birinin gerçekleşmemesi durumunda bedel (vekil) göndermeleri

veya bunu vasiyet etmeleri gerekir.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol