""DİNİNİZLE İLGİLENEN,DERDİNİZLE İLGİLENMİYORSA,BİLİNKİ O TAM BİR SAHTEKARDIR"" Macar Atasözü.
HOŞ GELDİNİZ
Ziyaret etiğiniz için teşekkür ederiz,burada huzurlu bir vakit geçireceğinizden eminim.Yine bekleriz,

Namazda Mekru ve Namazı Bozan durumlar

NAMAZA AYKIRI DAVRANIŞLAR
Bir müslümanın namaz esnasında, yukarıda ayrı ayrı sayılan namazın
farz, vâcip, sünnet ve âdâbını en iyi şekilde yerine getirmeye gayret etmesi
ve bu ibadetin mâna ve gayesine aykırı her türlü davranıştan da kaçınması
gerekir. Namaza aykırı davranışlar, bu aykırılığın derecesine göre namazın
mekruhları ve namazı bozan şeyler şeklinde ikili bir ayırım içinde ele alınır.

A) NAMAZIN MEKRUHLARI

Namazda yapılması hoş karşılanmayan davranışlara "namazın mekruhları"
denir. Genel olarak namaz için öngörülmüş bulunan biçimsel yapıya aykırı
olan davranışlar ile namazın gerektirdiği saygı, tâzim, tevazu, boyun bükme
ve sükûnet haline de aykırı olan ve namazda kalbi meşgul edecek ve insanı
ibadetin gerektirdiği kalp huzurundan ve huşûdan alıkoyacak davranışlar
mekruh sayılmıştır. Namaz esnasında elbiseyle veya vücudun bir yeriyle oynamak
gibi namazla ilgisi olmayan ve onunla bağdaşmayan bir hareketin
yapılması mekruhtur. Çünkü bu şekildeki davranışlar namazın biçimsel yapısına
aykırıdır ve aynı zamanda namazın gerektirdiği saygı ve tâzim vaziyetiyle
de bağdaşmamaktadır.

Bunun yanında namazın vâciplerinden ve sünnetlerinden birini terketmek
de mekruh sayılmaktadır.

Namazın vâciplerinden birini, meselâ Fâtiha sûresini okumayı kasten
yani bilerek ve isteyerek terketmek tahrîmen mekruhtur. Bir vâcibin
terkedilmesi sebebiyle tahrîmen mekruh olan bu namaz esas itibariyle sahih
yani geçerli olup kişiden namaz borcunu düşürür ise de iade edilmesi yani
yeniden kılınması vâciptir.

Namazın sünnetlerinden birini, meselâ Sübhâneke okumayı, rükû veya
secdelerdeki tesbihleri kasten terketmek mekruhtur. Namazın sünnetlerinden
birini terketmek, genel olarak tenzîhen mekruh olmakla birlikte,
tenzîhen mekruh sayılan şeylerin bir kısmı tahrîmen mekruha yakındır.
Meselâ müekked bir sünneti terketmek, bir vâcibi terketmek derecesine ya-
kın bir mekruhluğu (kerâhet) ifade eder. Müstehap (mendup) olan bir şeyi
terketmek ise mekruh olmayıp daha iyi ve faziletli olanı terketmek (terk-i
evlâ) sayılır.

Namazda mekruh sayılan şeyler şunlardır:

1. Bir zararın giderilmesi veya namazın tamamlanması amacı olmaksızın
namaz dışı bir davranışta bulunmak. Meselâ alnın secde mahalline yerleşmesini
engelleyen sarık vb. şeyleri çekmek namazın tamamlanması
amacı taşıdığından ve akrep gibi zararlı hayvanları öldürmek de bir zararın
giderilmesi amacı taşıdığından mekruh sayılmamıştır. Buna karşılık parmak
çıtlatmak, giysisinin kolunu kıvırmak, bunu gerektiren bir özür olmadığı
halde -peş peşe olmamak üzere- birkaç adım yürümek, sinek vb. haşeratla
meşgul olmak gibi davranışlar mekruhtur. Namaz dışı davranış amel-i kesîr
(bk. Namazı Bozan Şeyler) boyutuna varırsa namaz bozulur.
2. Namaza ilişkin fiilleri özürsüz yere, namazın sünnet ve âdâbına uymaksızın
yerine getirmek. Meselâ bir özrü olmaksızın duvar, direk, baston
vb. bir şeye hafifçe yaslanmak; daha dizleri yere koymadan elleri yere koymak,
secdeden kalkarken dizleri ellerden önce kaldırmak; oturuşlar esnasında
bağdaş kurmak veya dizleri dikmek; kıyam esnasında elleri yana bırakmak;
erkekler için secde esnasında kolları tamamıyla yere yapıştırmak
böyledir.
3. Kıyam, rükû ve secde aralarındaki tekbir ve zikirleri kendi yerlerinden
sonraya bırakmak. Meselâ kıyamdan rükûa vardıktan sonra “Allahüekber”
demek, rükûdan doğrulduktan sonra “Semiallahu limen hamideh” demek
mekruhtur. Rükû tekbiri alınmaya ayakta iken başlanmalı, rükûa varırken
bitirilmelidir. Söz ile fiil eş zamanlı olmalıdır.

4. Namazda esnemek, gerinmek ve boğazı açıyormuş gibi yapmak.
Mümkün olduğunca esnemeyi önlemeye çalışmalı, esnemek durumunda
kalınca sağ el ile ağzı kapatmalıdır. Nezle vb. sebepten burnu akan kişi,
burnunu mendille siler. Grip olan kişi de öksürecek olduğunda ağzını eliyle
veya mendiliyle kapatmalıdır. Bu durumda olan kişilerin mescide gelmeleri
de mekruhtur.
5. Namazda iken verilen selâmı el veya baş işaretiyle almak. Tahrîmen
mekruh olan bu fiille kimilerine göre namaz bozulur.
6. Namazda huşû halini artırmak veya uygunsuz bir şeyi görmekten sakınma
gibi bir amaç olmadıkça gözleri yummak, gözleri sağa sola veya
aşağı yukarı çevirmek, başı hafifçe bir tarafa çevirip bakmak.
7. Abdesti sıkışık olduğu halde namaz kılmak. Hz. Peygamber sıkışık
durumda olan veya yemek hazırken namaza duran kişinin namazının faziletinin
tam olmayacağını belirtmiştir (Müslim, “Mesâcid”, 67).
8. Elbise, vücut veya namaz mahallinde namazın geçerliliğine engel olmayacak
miktarda necâset bulunduğu halde namaz kılmak. Dinen necis
sayılmamakla birlikte kirli elbise ile namaz kılmak da mekruhtur.
9. Temiz olmayan şeylere karşı ve bunların yakınında, kişinin kendini
ibadete vermesini engelleyecek ve zihni meşgul edecek yerlerde namaz kılmak.
Ateşe ve puta tapma inancını çağrıştırması düşüncesinden hareketle
ateşe, insan veya hayvan tasviri bulunan resim ve heykele karşı namaz
kılınması mekruh sayılmıştır. Aynı
şekilde bir insanın yüzüne karşı namaz
kılmak da mekruhtur.
10. Başkasına ait bir yerde veya başkasına ait bir elbise içinde, sahibinin
izni ve razılığı olmaksızın namaz kılmak.
11. Dişlerin arasında kalmış yutulması namazı bozmayacak miktardaki
yiyecek kırıntısını yutmak. Yutulan şey nohut tanesi büyüklüğünde olursa
namazı bozar.
12. Cemaatle namaz kılınırken, imamdan önce rükû ve secdeye gitmek
veya ondan önce rükû veya secdeden doğrulmak. Bu davranışın muktedînin
namazını bozacağı, imamdan önce rükû ve secdeden başını kaldırmış kişinin
rükû ve secdeye geri dönüp imamla birlikte hareket etmesi, aksi halde o
rek‘atın eksik kalacağı ve sonradan tamamlanması gerektiği, bu da yapılmazsa
namazının bozulmuş olacağı görüşleri de mevcuttur.

13. Namazda kıraate ilişkin mekruhlar daha ziyade kıraatin sünnetlerinden
birinin terki sebebiyle olur:
İkinci rek‘atta birinci rek‘attan daha uzun okumak böyledir.

Bir rek‘atta bir sûrenin iki kere okunması veya farz namazlarda ilk iki
rek‘atta Fâtiha'dan sonra aynı sûrenin okunması mekruhtur; nâfile namazlarda
mekruh değildir.

Fâtiha'dan sonra sürekli olarak belirli bir sûrenin okunması, başka sûrenin
okunmaması mekruhtur.

Fâtiha'dan sonra okunacak sûrelerde Kur'an'daki sıraya uymamak, meselâ
birinci rek‘atta Kevser sûresini okuduktan sonra ikinci rek‘atta Fîl sûresini
okumak mekruhtur.

B) NAMAZI BOZAN ŞEYLER

Namazın rükünlerinden veya şartlarından herhangi birinin eksikliği durumunda
namaz bozulur. Namazın bozulmuş olacağı fâsid veya bâtıl tabirleriyle
ifade edilir. Rükün ve şartların eksikliği dışında ayrıca kaçınılması,
yapılmaması gereken bazı durum ve davranışlar vardır ki, bunların hepsine
birden “müfsidât-ı salât” (namazı bozan şeyler) denir.

Namazı bozan şeyler şu şekilde gruplandırılabilir:

1. Namazda konuşmak.
Namazda gerek bilerek gerekse yanılarak veya yanlışlıkla konuşmak
namazı bozar.

Konuşmak, birine seslenmek, hitap etmek şeklinde olabileceği gibi birine
selâm vermek, merhaba demek, verilen selâma sözlü olarak karşılık vermek
veya aksırana "yerhamükellah" veya "çok yaşa" demek şeklinde de olur. Bu
gibi durumlarda namaz bozulur. Bunların bilerek, isteyerek yapılması ile
yanılarak veya yanlışlıkla olması arasında fark yoktur. Namaz kılarken,
namazda olduğunu unutarak, dalgınlıkla birinin selâmını diliyle, meselâ
"aleykümü's-selâm" diyerek almak namazı bozar. Hz. Peygamber'in ismi
anıldığında salavat getiren kimsenin de namazı bozulur. Aynı
şekilde cevap
kastıyla Kur'an'dan bir âyeti okumak da insanlarla konuşma kapsamına
gireceği için namazı bozar. Meselâ iyi bir haber duyduğunda "el
hamdülillah", kötü bir haber duyduğunda "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn",
hayret verici bir şey duyduğunda "sübhânellah" ve girmek için izin isteyene
girmemesini anlatmak üzere "Tilke hudûdullâhi felâ takrebûhâ" (Bunlar Allah'ın
sınırlarıdır; sakın girmeyin) âyetini okuyarak mukabele etmek namazı
bozar.

Namazda dua mahalli olan son oturuşta insanların gündelik ve sıradan
konuşmalarına benzer tarzda dua etmenin de namazı bozacağı söylenmiştir.
Buna göre meselâ "Ey Allahım, bana baklava, börek yedir; falan hanımla
evlendir…" şeklinde dua etmek namazı bozar. Fakat insanların gündelik
konuşmalarını andırmayacak şekilde yapılan dualar namazı bozmaz (Aşağıda
bu konuyu "Namazda Türkçe Olarak Dua Edilebilir mi?" başlığı altında
açıklayacağız).

2. Amel-i kesîrde bulunmak.
Amel-i kesîr, çok veya aşırı bir davranışta bulunmak demektir. Amel-i kesîr
için net bir sınır çizme imkânı olmamakla birlikte dışarıdan gözlemleyen
kişide, namazda olunmadığı izlenimini verecek davranışta bulunmak şeklinde
bir ölçü getirilmiştir. Bu bakımdan, namazdayken namaza aykırı, namazdaki
eylemlere benzemeyen ve namazla bağdaşmayan bir davranış, namazda
olunmadığı izlenimini veriyorsa amel-i kesîr çerçevesine girer. Bununla birlikte
Hz. Peygamber namazda iken torunlarının sırtına bindikleri, kucağına geldikleri
şeklindeki rivayetlere nazaran, benzer durumlarla karşılaşıldığında, çocukları
rencide etmeden, sarsmadan usulca yere koymak veya kenara çekmekle
namaz bozulmaz.

Biriyle musafaha yapmak, el sıkışmak da amel-i kesîr kapsamına girer.

3. Yönü kıbleden çevrilmek.
4. Bir şey yiyip içmek.
Namaza durduktan sonra ağza alınıp yenen şey susam tanesi kadar da
olsa namazı bozar. Fakat namaz öncesinde yediği bir şeyden dolayı dişleri
arasında kalan bir şeyi yutmak namazı bozmazsa da büyük küçük bir şeyi
çiğnemek, ağzında gevelemek namaza aykırı olduğu için namazı bozar. Bu
bakımdan sakız çiğnemek veya namaz öncesi ağzına bir şeker alıp şeker
eridikçe yutmak namazı bozar.

5. Özürsüz olarak boğaz hırıldatmak (tenahnuh etmek), öksürmeye çalışmak.
Ancak herhangi bir zorlama olmaksızın doğal olarak öksürmek veya
sesindeki hırıltıyı giderip sesi güzelleştirmek, namazda olduğunu anlatmak
ve yanlış okuyan imamı uyarmak için öksürmek namazı bozmaz.

6. Üf, tüh diyerek bir şeyi üflemek veya bezginlik göstermek ve uf, puf
gibi şeyler söylemek veya ah, oh demek.
7. İnlemek.
Ah çekmek, inlemek normal durumda namazı bozmakla birlikte, huşû
ve ibadet aşkından olursa namazı bozmaz.

8. Gülmek.
Kendisinin duyacağı kadar bir gülme sadece namazı bozar, yakında bulunanların
işitebileceği kadar olursa abdest de bozulur. Bu şekilde gülme,
bulûğa ermemiş çocukların sadece namazını bozar, abdestini bozmaz. Öteki
mezheplere göre namazda kahkaha ile gülmek dahi abdesti bozmaz.

9. Namazda iken göze ilişen bir yazıya bakmakla namaz bozulmaz. Fakat
karşısındaki Mushaf'tan ezberinde olmayan bir âyeti okumak durumunda,
Ebû Hanîfe'ye göre namaz bozulur. Ebû Yûsuf ve Muhammed'e
göre ise bu durumda namaz bozulmaz, fakat Ehl-i kitaba benzeyiş söz konusu
olduğu için böyle yapmak mekruhtur. Hanbelîler'e göre ezbere bilen
için mekruh olmakla birlikte, Mushaf'tan okuyarak namaz kılmak câizdir.
10. Birinci oturuşu, son oturuş zannederek selâm vermek namazı ifsat
etmeyip sadece sehiv secdesi yapmayı gerektirir ise de, kıldığı öğle namazını
cuma namazı veya yatsı namazını teravih zannederek (veya kendisini seferî
zannederek) selâm vermek, namazı kesmek kastı taşıdığı için namazı bozar.
11. Farkında olmayarak veya unutarak yapılmış olsa bile avret yeri açık
iken veya üzerinde namaza mani miktarda bir necâset bulunuyorken bir
rükün eda etmek veya bu durumda iken bir rüknün eda edileceği bir sürenin
(üç defa “sübhânellâh” diyecek kadar süre) geçmiş olması durumunda namaz
bozulmuş sayılır.
12. Kendi irade ve ihtiyarı dışında gerçekleşen şu durumlarda da namaz
bozulur:
Sabah namazını kılarken güneşin doğması; bayram namazını kılarken
zeval vaktinin olması; cuma namazını kılarken ikindi vaktinin girmesi durumunda
namaz bozulur. Fakat öğle namazını kılarken ikindi vaktinin girmesiyle
öğle namazı bozulmaz.

Tertip sahibi olan yani o zamana kadar namazı kazâya kalmamış bir
kimsenin, daha önce kılamadığı bir namazı
(fâite) namaz esnasında hatırlaması.


Teyemmüm ile namaz kılmakta iken kullanılması mümkün suyu görmesi.

Özür sahibi olan/mazereti bulunan kişinin özrünün ortadan kalkması.

Mest üzerine meshetmiş olarak namaz kılarken, mesih süresinin dolması
durumunda namaz bozulur. Bu süre mukim için bir gün bir gece, yolcu için
üç gün üç gecedir. Yine, mesih yaptığı mesti ayağından çıkarması durumunda
namaz bozulur. Çünkü üzerine meshettiği mest ayağından çıktığı
için abdestsiz konumuna düşmektedir.

Namaz kılanın önünden geçilmekle namazı fâsid olmaz; geçenin erkek
veya kadın olması arasında fark yoktur. Bu işi bilerek, farkında olarak ya-
pan kişi mükellef ise günahkâr olur. Mekruh olan geçiş, açık alan ve büyük
camiye göre namaz kılanın secde mahallinden; küçük mescidde ise karşısından
geçmektir. Önünden geçilme ihtimali bulunan yerde namaz kılan kişilerin
sütre edinmesi, yani bir sütunu veya baston, şapka ve şemsiye gibi şeyleri
siper edinmesi müstehaptır. Cemaatle namaz durumunda imamın sütresi,
ona uyanlar için de sütre sayılır. Kâbe’yi tavaf etmek, namaz benzeri
bir ibadet sayıldığı için, orada namaz kılarken tavaf edenlere karşı sütre
edinmeye gerek yoktur.

13. Namaz kılarken herhangi bir sebeple abdest bozulursa namaz da bozulmuş
olur. Namaz kılarken bilerek abdest bozucu bir fiil işleyen kişinin
namazı bozulur. Ancak bu iş, namazın sonunda yapılmış ise, kişi kendi fiili
ile namazdan çıkmış sayılacağı için Hanefîler'e göre namaz bozulmaz. Burun
kanaması gibi bir özür durumunda Hanefîler'e göre, bu durumun üzerinden
bir rükün eda edecek kadar süre geçmedikçe namaz bozulmaz. Kişi
dilerse, en kısa yoldan yeniden abdest alıp gelerek namazına kaldığı yerden
devam eder, isterse namazını yeni baştan kılar.
(İmama uymuş [muktedî] kişinin namazının hangi durumda bozulacağı
konusunda "Cemaatle Namaz" bahsine ve okuyuş hatalarının namaza
etkisi konusunda "Kıraat" bahsine bakınız.)
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol